Bazen dönüp geriye baktığımızda; ‘kırılır’ diye düşünerek ‘hayır’ diyemediğimiz için üstlendiğimiz sorumluluklar üzerimize yapışıp kalır.

Çoğu zaman da, üstlendiğimiz bu görevi davranışımızı kılıfına uydurup, kendimizce mantık çerçevesine koyarak sürdürürüz.’Bir şey olmaz, bir dakikalık iş’ ya da ‘benim için sorun değil’ gibi cümlelerle bu durumun stresinden kaçarız.

Aslında fedakarlık kötü bir şey değildir...Lakin fedakarlık, durumsal değil de sürekli olursa fedakarlık olmaktan çıkar ve göreve dönüşür.

Son zamanlarda sosyal medyada gizli narsizme kılıf uyduran sözler dolaşıyor

Tek suçum çok sevmek,

Tek suçum çok değer vermek,

Tek suçum fedakar olmak,

Bunlar aslında gizli narsistik veya bağımlılık kokmaktadır. Çünkü ‘ben aslında hata yapmadım, doğru bir şey yaptım.Ben kusursuzum, insanlar kusurlu,’ mesajı içeren bu cümleler; değer vermenin, fedakarlık yapmanın ve sevmenin yanlış bir şey olduğunu telkin etmektedir.Diğer yandan da insanların hatasını görmesini engellemektedir.Oysa iyi bir şey ( sevmek, değer vermek), kötü bir şeye neden olmaz.Sadece yanlış yerde, yanlış kişide ya da yanlış miktarda kullanıldığınd için olumsuz sonuçlara sebep olur.Tıpkı suyun azının kıtlığına, çoğunun sele neden olması gibi...

Fedakarlık, kendimiz için yapabileceğimiz bir şeyden vazgeçip, bunu başkası için yapmaktır.İkili ilişkilerde bu karşılıklı ve belli oranda olursa ilişkiyi besler, canlı tutar ve dayanışmayı artırır.Lakin sürekli kendin için bir şeylerden vazgeçip, bu gücü veya imkanı başkası adına kullanmak fedakarlık değil, kendinden vazgeçmektir.Bir süre sonra sen kendinden vazgeçtiğin için, vazgeçilmesi de kolay hale gelirsin.Neden mi ? Çok fedakar olduğun için değil...

  • Sürekli birine fedakarlık yaptığın için; kendini beslemeyi aksatır, ruhunu ve bedenini aç b ırakırsın.
  • Yaptığın fedakarlıklar karşılığında sürekli talepkar bir role bürünür, karşındakini bıktırır, uzaklaştırırsın.
  • Yaptıklarına bağlı olarak, istediklerinde ısrarcı bir tutumla ‘haklılık şeması’’na sahip olursun.Sert tartışmalara girersin.
  • Fedakarlık yaptığın kişiden sürekli yaptıklarını görmesini, onaylamasını beklersin.Bu tepkiyi alamadığında ise depresifleşir veya öfkelenir, ilişkiye zarar verirsin.
  • Bir noktadan sonra, istediklerini alamadığın için ya tamamen geri çekilirsin ya da o senden uzaklaşmaya başlar.
  • Ilişkide eşitlik bozulur.Sen sürekli verici ve onay bağımlısıyken, o sürekli alıcı ve kendi havasında olur.Onu bencillikle ve ilgisizlikle suçlarken, başka insanlara fedakarlık yapmasına anlam veremezsin.

Fedakarlık, kişinin çocukluğundan gelen zihinsel bir formattır.

  • Bağımlı bir anne veya narsist bir babadan,
  • Koşulsuz sevilmediği bir aileden,
  • İstediği olmadığında cezalandıran , somurtkan, iletişimi sevmeyen bir anne babadan
  • Ve tüm bu süreçlerin sonunda yanlız kalma korkusundan kaynaklanması yüksek ihtimaldir.

İletişim dilini bir ‘tünel’ olarak canlandıralım.Bu tünel iki kişiyi birbirine bağlar.Ve bu tünelin tek yok olduğunu düşünelim.Önce senden mesajlar ve sorumluluklar ona gidecek, sonra da ondan sana gelecek.Aynı anda yapamazsın, sırayla yapmalısın.

Şayet hep sen yaparsan, ona zaman ve fırsat bırakmazsın.Sen sürekli yapan olduğun için, zamanla o bu alanda sorumluluk hissetmeyecektir.Karşındaki, ilişkisi veya senin için birşey yapamadığında ise kendini sana ait hissetmeyecektir.Özellikle erkekler, kendisine ihtiyaç duymayan iliişkiler ve eşler için ‘benim burada olmama gerek yok’ düşüncesiyle uzaklaşırlar. Unutma, insanlar seni kullanmıyor, sen onlara bu izni ve hakkı veriyorsun !

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.