Çocuklar hep bir şeyler ister, anne-babalar ise kimi zaman onlara ya izin vermez ya da kendi istediklerini yaptırma konusunda ısrar ederler. Oysa çocuklarda görülen inatçılık çoğu zaman doğal bir davranış ve gelişimsel bir özelliktir

İnatlaşma sürecine giren çocuğun kimi zaman neyi istediğini bilmemesine rağmen, sadece karşısındaki kişiyle zıtlaşmak için bile inatlaşabilir. "Buna karşılık olarak da, farkında olmadan birçok ebeveyn çocuklarıyla gereksiz yere çatışmaya girer. Hem kendilerini hem çocuklarını yıpratırlar.

Bu tip davranışlar çocuklarda bilinçli olarak 2 ile 3 yaş arasında görünmeye başlar. İnatçılık, saldırganlaşma, zarar verme, ağlama ve öfke nöbetleri, ısrarcı olma, uzlaşmama gibi tutumlar ile çocukta agresiflik, hırçınlık ya da asabilik aileler tarafından gözlemlenebilir. Çocuklarda bu davranışların oluşmasında etkili olabilecek birçok sebep vardır.

Nedir bu sebepler?

  • Olumsuz rol model oluşturan aile bireyleri,
  • Kişilik ve karakter olarak bu tip davranışlara yatkınlık,
  • Çocuk ve ebeveynlerinin aile içerisinde güvene dayalı bir ilişki kuramaması,
  • Çocuğun aile ya da çevrede ki ortamda önem verilmeyen, dinlenmeyen bir ortamda olması,
  • Çocuk ve ebeveynlerinin sağlıklı iletişim ortamı kuramamış olması,
  • Çocukta öz güven eksikliği,
  • Çocuğun kendini ifade etmekte yetersiz olması veya böyle düşünüyor olması,
  • Çocuğun okul sendromu ya da okul ortamında yaşadığı problemler.

Tüm bu sebepler çocuğun hırçın tavırlar içinde olmasında etkili olabilir.

Saldırgan Davranışlarına Hemen Müdahale Etmeyin

18. aydan itibaren çocuğun odak noktası kendi olduğundan yaptığı işler istediği gibi gitmezse sinirlenebilmektedirler. Başkalarının kendinden farklı istekleri olabileceğini de anlayamamaktadır. Başka çocuklarla bir araya geldiğinde sinirlenirse onları itebilmekte veya ısırabilmektedir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında hemen müdahale edip çocuğu durdurmaya çalışmak çok doğru değildir. Çocuk ebeveyni ya da bir başkasını ısırdığında veya ona vurduğunda çok kısa bir açıklama yapıp olduğu ortamdan uzaklaştırmak ve sakinleşmesini beklemek gerekmektedir. Sakinleşene kadar onunla birlikte kalmak ve bunun doğru bir davranış olmadığını mimiklerle ya da beden diliyle belli etmek önemlidir. Bu davranışları gösterdiğinde ne olursa olsun gülmemek gerekir. Çünkü gülmek çocuğa bu konuda toleranslı olabileceğinizi düşündürebilmektedir. Ebeveyn çocuğu ikna etmeye çalışmamalıdır sadece sakinleşmesini beklemelidir.

Çocukla Çatışmaya Girmeyin

Önemli olan bir noktada çocukla iletişim halindeyken olumsuz cümleler yerine olabildiğince olumlu cümlelerle anlatmaya çalışılmalı. Çocukla çatışmaya girildiğinde onun sadece bir çocuk olduğunu unutmadan ve öfkeli bir tavır takınmadan, yumuşak ve uzlaşmacı bir ses tonuyla konuşmaya ö/en gösterilmelidir.

“Hayır” Derken Seçenek Sunun

Çocukların her istediğini yapmanız çocuğunuza bir şey kazandırmazken, üstelik çok şey kaybettirebilir. Memnuniyetsiz ve sorumsuz çocuklar yetiştirmiş oluruz. Bu özelliklerinden vazgeçmeleri ve ‘hayır’ demelerini engellemek içinse, onlara seçenekler sunabiliriz. Örneğin çocuk yemek saatinde çikolata yemek istiyor. Bu isteğe direkt hayır demek yerine “Olur tabii çikolata alabilirsin; ama önce yemek yemen gerekiyor.” şeklinde koşul koyarak iki tarafında kazanacağı ve uzlaşacağı bir yol bulunması sağlanabilmektedir.


Tabii bu önerilere uymak her ebeveyn için kolay olmamaktadır. Eğer ebeveynler kuralların sürekliliğini sağlayamadığını düşünüyorsa, kuralları koyarken kendini suçlu hissederek geri adım atıyorsa, eşiyle tutarsız ve farklı yaklaşımlar benimsiyorsa, çocuk öfke krizleriyle kendine zarar verecek duruma geldiyse bir psikologdan yardım almak faydalı olacaktır

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.