Mâdem kâinatta hüsn-ü san'at, bilmüşahede
vardır ve kat'îdir. Elbette Risâlet-i Ahmediyye
(A.S.M.), şuhud derecesinde bir kat'iyetle sübûtu
lâzımgelir. Zira şu güzel masnuattaki hüsn-ü
san'at ve zînet-i Sûret gösteriyor ki: Onların
san'atkârında ehemmiyetli bir irade-i tahsin ve
kuvvetli bir taleb-i tezyîn vardır ve şu irade ve
taleb ise; o Sâni'de, ulvî bir muhabbet ve masnu'larında
izhar ettiği Kemâlât-ı san'atına karşı
kudsî bir rağbet var olduğunu gösteriyor ve şu
muhabbet ve rağbet ise, masnuat içinde en
münevver ve mükemmel ferd olan insana daha
ziyade müteveccih olup temerküz etmek ister.
İnsan ise, şecere-i hilkatin zîşuur meyvesidir.
Meyve ise, en cem'iyetli ve en uzak ve en ziyade
nazarı âmm ve şuuru küllî bir cüz'üdür. Nazarı
âmm ve şuuru küllî zât ise, o San'atkâr-ı
Zülcemâl'e muhatâb olup görüşen ve küllî şuurunu
ve âmm nazarını tamamen Sâniinin perestişliğine
ve san'atının istihsanına ve nimetinin şükrüne
sarfeden en yüksek, en parlak bir ferd olabilir.
Şimdi iki levha, iki daire görünüyor. Biri: Gâyet
muhteşem, muntâzam bir daire-i rubûbiyet ve
gâyet Mûsanna, murassa bir levha-i san'at...
Diğeri: Gâyet münevver, müzehher bir daire-i
ubûdiyet ve gâyet vâsi', câmi' bir levha-i tefekkür
ve istihsan ve teşekkür ve îmân vardır ki, ikinci
daire bütün kuvvetiyle birinci dairenin namına
hareket eder.
İşte o Sâniin bütün makasıd-ı san'atperveranesine
hizmet eden o daire reisinin ne derece o
Sâni' ile münasebettar ve onun nazarında ne
kadar mahbub ve makbul olduğu bilbedâhe
anlaşılır.
Acaba hiç akıl kabûl eder mi ki: Şu güzel masnuatın
bu derece san'atperver, hattâ ağzın her
çeşit tadını nazara alan in'amperver san'atkârı,
Arş ve Ferşi çınlattıracak bir velvele-i istihsan ve
takdir içinde, berr ve bahri cezbeye getirecek bir
zemzeme-i şükran ve tekbir ile perestişkârâne
Ona müteveccih olan en güzel masnuuna karşı
lâkayd kalsın ve Onunla konuşmasın ve alâkadarane
Onu Resul yapıp, güzel vaziyetinin başkalara
da sirayet etmesini istemesin? Kellâ!
Konuşmamak ve Onu Resul yapmamak mümkün
değil.
[FİRKATLİ VE GURBETLİ BİR ESARETTE, FECİR
VAKTİNDE AĞLAYAN BİR KALBİN AĞLAYAN
AĞLAMALARIDIR]
Seherlerde eser bâd-ı tecelli
Seherdir ehl-i zenbin tövbegâhı
Uyan ey gözlerim vakt-i seherde
İnayet hah zidergâh-ı İlahî
Uyan ey kalbim vakt-i fecirde
Bikün tövbe, becû gufran zidergâh-ı İlahî 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.