Essalamü Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatühü.
Aziz Sıddık kardeşlerim; sizleri en kalbî duygularımla selamlıyorum. Bugün sizlerle şöyle geçmişte yazdıklarımızla bir mütalaada bulunmak istiyorum. İnsanın bu dünyaya gönderilişinin yegane gayesi bu kainatın sahibini tanımak ve O’nun bizden marziyatının en olduğu kavramaktır.
Rabbimizin bizden arzularını en güzel şekilde tarif eden üç büyük küllî muarrif vardır. Bunlardan en birincisi şu Kitab-ı Kebir-i Kâinattır. İkincisi, bu Kitab-ı Kebir-i Kainatın en büyük ayeti olan Hatem’ül Enbiya Hazreti Muhammed Efendimiz (ASM)’dır. Üçüncüsü Kur’an-ı Azimüşşandır.
Şimdi biz bu konuşan delil olan Efendimiz (ASM)’ı tanımalıyız. O’nun şahs-ı manevisine bak. Sath-ı arz bir mescid; Mekke bir mihrab; Medine bir mimber… O bürhan-ı bahir olan Efendimiz (ASM), Elinde mucüznima bir kitap, lisanında hakayık aşina bir hitap. Bütün insanlara bu hutbe-i ezeliyeyi tebliğ ediyor. İşte dünya ve ahirette saadet isteyenler, Efendimiz (ASM)’ın sünnet-i seniyyesinde bulabilirler. Bize en kısa ve kolay ve sırat-ı müstakim olan ve rıza-i ilahiyeyi gaye-i maksat edenler burada bulabilirler.
Bunun haricinde yol arayanlar, emin olunuz ki, yarı yolda kalırlar. Bazan da, hizmet ediyorum diye nereye hizmet ettiğini bilerek veya bilmeyerek dinsizlik kuvvetlerine alet olma ihtimali çok kavidir. Bunun için, bizim, hele hele bu asırda, yegane kaynağımız bunlar olmalıdır.
Bu kaynakları da bize hakiki manada ders verecek bir muallime ihtiyacımız vardır. Bazılarının dedikleri gibi, Kur’an bize yeter, başka şeye ne ihtiyaç var? Bunların bu sözlerinin altında dinsizliği işmam eden manalar yatmaktadır.
Değerli kardeşlerim; Müslüman müteyakkız olması lazım, her söylenen sözü kabul etmemek gerektir. Bu kim olursa olsun… Üstad Bediüzzaman Hazretleri bize bir ölçü veriyor. Ve Şöyle diyor:
“Kimse demez ayranım ekşidir. Siz mehenge vurmadan almayınız. Hatta bu sözleri ben söyledim diye tamamını kabul etmeyiniz. Aklın muhakemesine veriniz. Altın çıkmışsa kalbe, kömür ve bakır çıkmış ise çok günahlarla, beddualarla bana iade ediniz.”
Evet, buradan bizim okuyucu bir kitle ve araştırıcı olmamızı tavsiye etmektedir. Biz Müslümanlar delile tâbi oluyoruz. Başka dinlerin tâbileri gibi ruhbanları taklit için bürhanları bırakmıyoruz. Taklitçilik çok fena bir şeydir.
Ben de siz kardeşlerime acizane şunu tavsiye ediyorum. Bir küçük Risaleyi elde edip hiç olmazsa boş vakitlerimizde onu mütalaa edip, acaba bu kitap nedir, neden bahsediyor, neden dünyanın 50 küsur diline çevrilmiş, benim memleketimde olan bu hakikatları ben neden araştırmıyorum, dışarıdan duyduğum yalan yanlış haberlere ehemmiyet veriyorum?
Aziz kardeşlerim, Risale-i Nur Külliyatı 2000 defa mahkemeden geçmiştir. Ve, hepsinden de beraat kazanmıştır. Naehil olan insanlar maalesef bizim gibi avam-ı mümminini sureta şaşaalı kelimelerle aldatıyorlar. Risale-i Nur Külliyatını bazılarıyla “FETÖ ile karıştırıyorlar”. Bu hakikatların onlarla uzaktan ve yakından zerre kadar alakası yoktur.
Onlar her şeyi kullandıkları gibi Risale-i Nuru da kullanmak istemişlerdir. Risale-i Nurlar kendisine sadık olanları bilir. Olmayanları dairesinin bir vesile ile haricine atar. Nasıl ki, bir koyun kendi kuzusunu iyi tanır. Başka kuzu o koyun emmeye gelse o koyun o yabancı kuzuyu kabul etmez. Reddeder. Hatta zorla emmeye çalışsa sütünü kısar. Ona vermez. Ne zaman kendi kuzusu gelince sütünü salar.
Mürşid-i kâmil koyun olmalı, kuş olmamalı. Zira, koyun kuzusuna hazmedilmiş musaffa bir süt verir. Kuş ise kay verir. İşte Risale-i Nurlar da böyle hazmedilmiş bir ilim hazinesidir.
Risale-i Nurlar kendisinden istifade edecekleri bilir ve kendisini ona açar. Başka şekilde kullanmak isteyenlere kendi sırlarını vermez. O art niyetli olan insanlar, suret-i haktan görünerek, “Efendim, bu kitaplar anlaşılmıyor. Bunları sadeleştirelim” diye tahrif etmeye çalışırlar. Rabbimize hamdediyoruz ki, o art niyetli olanların bütün foyaları meydana çıktı. Dünyaya rezil ve rüsva oldular. Bu tahribatı yapanları Cenab-ı Hak affetmeyeceği gibi, kıyamete kadar gelecek Müslümanlar da lanetle yâd edeceklerdir.
Bu düşüncelerle sizleri en kalbî duygularımla tekrar selamlıyorum. “Cenab-ı Hak bu memleketi ve bu Müslümanları çok büyük bir beladan muhafaza etti” diyorum; bir başka sohbetimizde yeniden buluşmak üzere…
Essalumü Aleykum. Duanıza muhtaç biçare kardeşiniz Kazım Öz.
HAZMEDİLMEYEN İLİM TELKİN EDİLMEMELİ
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.