Camiye ortasında kitabesi bulunan yuvarlak kemerli bir kapıdan giriliyor. Minarenin sağında Habib-i Neccar, solunda Yahya (Barnabas) ve Yunus (Pavlos) türbeleri bulunuyor. Şimdi de biraz camiyle ilgili tarihi bilgilere yer verelim:
“Antakya şehri, İslam Devleti'nin lideri Halife Ömer'in komutanlarından Ebu Ubeyde bin Cerrah tarafından 636 yılında fethedildiği dönemde fethin simgesi olarak, Habib-i Neccar ve İsa'nın iki havarisinin mezarının bulunduğu yerde, bir cami inşa edildi. 1098 yılında Haçlılar'ın eline geçen ve 1099'da Antakya Prensliği halini alan şehri Memluk Sultanı Melik Zahir Baybars fethedince camiyi yeniden yaptırdı. Caminin medrese duvarlarında üzerinde Baybars'ın adı olan bir kitabe bulunur. Depremlerden zarar gören cami ve minaresi birçok kez yenilendi.”
Ve şimdi de İslami kaynaklara göre Habib-i Neccar kıssasını anlatalım:
“Kur'an-ı Kerim'de Yasin Suresi'nin 13-32. ayetlerinde kendisine elçiler gönderilen bir şehir halkının (ashâbü'l-karye ifadesi kullanılır ) hikâyesi anlatılır. Sureye göre şehir halkının kendisine gönderilen iki elçiyi yalanlaması üzerine onları desteklemek üzere üçüncü bir elçinin gönderilmiş; halk elçileri uğursuzluk getirmekle suçlamış fakat şehrin en uzağından koşup gelen bir adam kavmine elçilere uymasını söylemiştir. Burada geçen kasabanın hangi kasaba olduğu belirtilmemiştir ancak sahabelerden gelen rivayetlere dayalı olarak tefsir yazarları bu kasabanın Antakya ve kişinin de Habib-i Neccar olduğunu yazmışlardır. Olayın devamında, şehrin kenarından gelip “siz bu elçilere neden uymuyorsunuz” diyen adamın bundan dolayı şehit edildiği anlatılır. Bunun üzerine, Allah’ın da bu topluluğa ilahi bir ceza verdiği ifade edilir.”
Sonuç olarak, Suriye’deki zulüm ve savaştan kaçarak Bize sığınan Türkmen kardeşlerimizin kamplarını ziyaret ederek bir damla teselli sunduğumuz bu ziyarette, Habib-i Neccar gibi, genç nesillerin adını bile duymadıkları bir manevi kapıya da uğramış olduk. Anadolumuz ve hele Antalyamız, insanların içlerinde ilahi rüzgarlar estirecek binlerce dergah, türbe ve tarihi cami ile dolu… Sahiden, Antalya’ya yönelik turizm etkinliklerinin “İnanç Turizmi” ayağı neden bu kadar zayıf? Oysa, insanlığın içindeki manevi boşluğu dolduran yüzlerce kutsal mekan, kapılarını açmış ziyaretçilerini bekliyor…