Yaklaşık altı yıl oldu. Evimizden televizyonu kaldıralı.

Neden mi kaldırdık?

Genellikle tartışma ve haber programları izlerdim. Ve gözümüze baka baka yalan söylenmesine ama aslında kendilerinin aşırı basit ve çıkarcı olduklarını fark edemeyeceğimizi sanmalarına tahammülümüz kalmamıştı.

Ayrıca birilerinin kendileri gibi düşünmeyenleri aşağılamasından, dışlamasından, kaba ve küfürlü konuşmasından, ayrıştırmasından da bıkmıştık. Gerçekten bu durumun bizi, en azından beni aşırı gerginleştirdiğini farkettğim zaman, en uygun çözümün onları görmemek ve duymamak olduğuna karar vermiş ve televizyonu hayatımızdan çıkarmıştık.

Aradan geçen yıllarda bu basitliklerden uzak kalmanın iyi geldiğini bu günlerde çok daha iyi anladım. Bu aranın benim için en büyük kazanımı ise bol bol okumak oldu. Bunun getirisi ise, daha doğru anlamak, daha doğru yorumlamak, söylenen veya söylenmeyenlerin altındaki mesajı daha iyi okuyabilmek olabilir.

Hepimizi çok derinden yaralayan deprem felaketi ile ilgili haber ve gelişmeleri takip edebilmek için, bilgisayar üzerinden haberleri izlemeye başladım. Hiç mi değişmez insan bu kadar zamanda, hiç mi gelişmez? İnsanlar acılarını haykırırken, yalvarırken, yakarırken bile yandaşlığı, yalakalığı bırakmadıklarını üzülerek gördüm. Tek taraflı değil, her tarafa bulaşmış bu kronik hastalık. Millet can derdinde, canlara derman olabilme derdinde canhıraş uğraşırken bile tabiri caizse hırlamaktan, artık kapabilme gayretkeşliğinden hiç mi vazgeçilmez?

Ben şunu da anladım böylece. Artık bunlara hiç ama hiç tahammülüm kalmamış. Sırf çıkar derdiyle ya da kafalarına taktıkları at gözlükleri yüzünden göremedikleri yanlışı söyleyemeyenlere (her kim olursa olsun) tahammülüm kalmamış. Artık tolere edemiyorum. Ha benim bu halimin de kimsenin umrunda olmadığını da farkedebiliyorum artık. Ne olurdu bi silkelenseniz, belki içinizde insan, kafanızda beyin olduğunu anlayacaksınız. Aynı basitlik aynen devam ediyor malesef.

Doğanın yarattığı deprem yetmezmiş gibi, bir de muhalefetin yarattığı siyasi depreme tanık olduk. Ooooo her biri baş analist kesilmiş. Her şeyi öyle çok biliyorlar ki! Ama şunu bilmiyorlar muhalefetin yaşadığı depremde eteklerine taktıkları ziller farkediliyor. Keşke zillerinizi saklayabilseydiniz. Aaaa o da ne? Vah vah yazık, fazla uzun çalamıyor eteklerdeki ziller. Muhalefet toparlıyor kendini, hem de daha güçlü çıkıyorlar enkazdan. Bu defa da telaşlarını saklamaya çalışıyorlar, ama nafile. Farkediliyor, ne kadar saklamaya çalışsanız da sobeleniyorsunuz.

Bence bu kadar telaş etmeyin. Hem ülkemiz, hem de sizler için, hepimiz için, güzel günler gelecek. Hep birlikte güzel günler göreceğiz. Kimse kimseye tepeden bakmayacak. Kimse ötekileştirilmeyecek, kimse hakkını arayana, derdini haykırana küfür etmeyecek mesela. Özlediğimiz nezaket dili hakim olacak yönetenlere. En güzeli de üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğünün ne güzel bir şey olduğunu yaşayarak göreceğiz.

Ey yandaş yalakalar, ey at gözlüklüler, ey çıkarları gereği hep el pençe duranlar... Biliyorum, zor bir zanaat icra ediyorsunuz. Ama artık vazgeçin, çünkü zanaatınızı icra etmek artık çok daha zor olacak. Ama memleketimiz çok daha yaşanılası... *Dürüstçe, içtenlikle, inanarak, çıkar gözetmeksizin yol alanları tenzih ederim. Yarası olan gocunsun...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.