3 kuşak Şekeroğlu bir arada

İçimizden biri sayfası bu hafta Hacıaliler Mahallesine uzanıyor. Mahallenin tarihi kadar eski anılara sahip, Mehmet Şekeroğlu’nun doğa ile iç içe güzel bahçesine konuk oluyoruz. Yaşamının her anını dolu dolu yaşamış 3 kuşak Mehmet Şekeroğlu bizi karşılıyor.

13 Temmuz 2020 Pazartesi 13:21
3 kuşak Şekeroğlu bir arada

3 kuşak Mehmet Şekeroğlu’yla bir araya geldik. Dede Mehmet Şekeroğlu, Baba Mehmet Şekeroğlu ve torun ve evlat Dr. Mehmet Şekeroğlu. Ailenin en büyüğü Mehmet Şekeroğlu 90 yıl neler gördü, neler yaşadı. Hatırında kalanları içimizden biri sayfasına döktü. Oğul ve torun Şekeroğlu ise yakın tarihe tanıklık ettiler. Ortaya 3 kuşağın yaşadığı ilginç yaşam öyküsü çıktı. Okurken etkileneceğiniz mücadele dolu bir yaşam hikâyesi.

Söyleşimize ailenin en büyüğü Büyükbaba Mehmet Şekeroğlu’yla başlıyoruz.

Sizi tanıyabilir miyiz?

1930 yılında dünyaya geldim. Babam Resul, ben 4 yaşındayken vefat etti. Annem Nazlı, 28 yaşında dul kaldı ama evlenmedi. Tek çocuğum. Teyzemin yanında kaldık. Hayvancılık yaptık. Garip büyüdüm. Kilosu 5 kuruşa pamuk topladım. Yevmiyeye gittim. 18 yaşına gelince Aksu’ya yerleştik. Anamın tek evladıyım. Başka kardeşim olmadığı için çok zorluk çektim.

Çocukluğunuz nasıl geçti

Biz fazla çocukluk bilmedik. Yazın Anamas Yaylasına göç ettik. Kışın Aksu’ya geldik. Göç yaşantımız 10-15 günde Anamas yaylasına çıkıyoruz, 4 ay kalıyoruz. Sonbaharda Aksu’ya geliyoruz. Çok küçük yaşta 16 yaşında Teyzemin kızıyla evlendim. Neredeyse çocuk sayılırım. Eşimin adı Meryem, benim teyzekızım, 1946 yılında evlendik. Meryem 15 yaşındaydı. Bir yıl sonra ilk kızım dünyaya geldi. Sonra İstanbul’a askere gittim. 9 çocuğum var. 5 kız, dört oğlan. 62 torunum var.

Aile Kökeniniz nereden geliyor

Atalarımız 200 yıl önce Mersin’in Mut ilçesinden gelmişler. O zamanlar Bağcılık yapıyorlarmış. Toroslardan Anamas Yaylasına gelmişler. Aksu’dan yaylaya çıkan Yörüklerle karşılaşmışlar. Aksu’dan yaylaya çıkan Yörükler bizim atalarımızı da beraberinde kışın Aksu’ya getirmiş. Hatta onlar avcılıkla geçiniyorlarmış. Büyüklerimiz öyle anlatır.  O dönem sadece avcılık varmış. Av hayvanları ile insanlar hayatlarını sürdürürlermiş. O zamanlar, Antalya ve Aksu’nun yerlisi tamamen yabancı. Mübadele olduktan sonra gittiler. Yörükler Antalya’nın yerlileridir. Yörük demek yürüyen Türk demek. Orta Asya’dan gelip yerleşmişiz bu topraklara.

Biz Saçı karalı ve Gosatlı Yörüklerindeniz. Bizim sülalemiz şekerler olarak adlandırılmış. Hayvancılık yapmışlar. Bizde hayvancılık yaptık. Yerleşik hayata geçtikten sonra tarıma yöneldik.

Nasıl evlendiniz?

Yörük’ün düğünü nasıl olur. Yaylada evlendik. Bir kıl çadırdan çıktık, az ilerde kendimize ait kıl çadıra gittik. İlk defa çarığı çıkardım, ayağıma ayakkabı giydim. Ayakkabı dediğim şimdiki kundura değil, lastikten yapılmış. Düğünümde o zaman şal kuşak giydirdiler. Hindistan’dan geliyordu. Damat’a da geline de onu giydiriyorlar. Öylece evlendik. Ertesi yıl kızımız dünyaya geldi. Sonra ben askere gittim.

Askerliğinizi nerede yaptınız?

Askerliğimi İstanbul Selimiye’de yaptım. Askerlikle ilgili bir anımı anlatmak istiyorum. ‘-Askerde onbaşıyım, Kore’ye asker gidecek. Ömer Albay beni göndermedi. Beni çok seviyordu. Bir arkadaşım daha vardı ikimizi ayırdı. Bizim taburumuzun tamamı gitti. Savaş sonunda taburun 3’de 1’ i geri dönmedi.

Nasıl bir yaşam sürdünüz, Hangi işlerle uğraştınız?

18 yaşına kadar göç hayatımız devam etti. 1948 yılında Aksu’da yerleşik hayata geçtik. Çiftçiliğe başladım. Aksu’da o dönem çok az hane vardı. Aksu çayının başında bir karakol vardı. Aksu her tarafı boş hiçbir şey yok. Neredeyse birkaç aile vardı. Yıldırım, Cirit, Horzum ve Hor aileleri vardı. Aksu’da öğretmen okulumuz yapıldı. Okul Aksu’nun önünü açtı, ilerlemesine vesile oldu. Ben okula gitmedim. Okuma yazmayı kendim öğrendim.

Aksu’da Ahmet Tekelioğlu, 15 bin dönüm yere sahipti. Bir tarafı Düden bir tarafı Aksu’ya ait. 1948 yılında dönümü 5 liradan aldık. Karpuz ve sebze ektik. Su yok. Elektrik yok. Çok çalıştık. İçecek su kuyudan temin ediliyorduk.

İsmet İnönü dönemini de gördük, Adnan Menderes dönemini de gördük

18 yaşındayım 1948 İnönü zamanı, eşeğe peynir ve tereyağı yükledim, satmaya giderken jandarmalar düdük çalıp durdurdular beni. İki de tokat vurdular. Akşama kadar beni çalıştırdılar. Akşama kadar yağ eridi, peynir bozuldu. Akşam evde çocuklarım yemek bekliyor. Eziyet gördüm. Hayvancılık yaptığımız dönemler hayvanlarımızı güderken kaç koyunumuz var, koyun başına 3 lira vergi alırlardı. Koyunu satsak 3 lira ederdi zaten. Bu günleri de gördük. Kendi malımızı saklar hale geldik.

Adnan Menderes iktidara gelince refahı gördük. Çiftçiye her hakkı verdi. Destek oldu. Ayakkabıyı askerden sonra giydik. 1950’den sonra her şeyi gördük. Adnan Menderes, ‘-Artık göçebeliği bırakın, yerleşik hayata geçini traktörler getireceğim’ dedi. Biz onun döneminde tarıma başladık.

Eskiden yaşam nasıldı?

Eskinin yaylaya giderdik. Borç yok. Stres yok. Sağlık var. Temiz hava var. Ne zaman yerleşime geçtik. Her şeyimiz var ama insanlar sağlıklı değil. Biz tutumluyduk. Çalışmanın ve kazanmanın yollarını aradık.

2. Kuşak (Baba) Mehmet Şekeroğlu

Aksu’da 1953 yılında dünyaya geldim. Babamın adını taşıyorum. Macun ilkokulunu bitirdim.  15 yaşında evlendirdi ailem beni. Evin en büyük oğluyum. Ağlaya ağlaya evlendim. Zorla evlendirdiler beni. Eşimde aynı yaştaydı. 11 yıl babamlarla aynı evde yaşadık. Babamla aynı kaderi yaşadık. 16 yaşında ilk çocuğumu kucağıma aldım. 3 çocuğum dünyaya geldi. Askere gidince üç çocuğum vardı. Çocukluğum, gençliğim burada geçti. ( Eşim Eşe 2002 yılında vefat etti)  Daha sonra 2. Evliliğimi yaptım.

Çocukluğunuz nasıl geçti… Çocukken hangi oyunları oynadınız?

Çelik çomak, sin mencik derler (saklambaç) güllük, kılıçlı oynardık. Sığır ve inek güttüm. Göç hikâyem yok benim. Çünkü babamlar yıllar önce bu bölgeye yerleştiği için göçü hiç yaşamadım. Çiftçilik yaptım.

24 saat çalıştığımı bilirim. Domates ektim. 1979 yılında çok güzel gelir elde ediyorduk. Eski seracıyım. Çocuklarımla birlikte çok emek verdim. En büyük oğlum lise mezunu, kızım laborant ve küçük oğlum doktor oldu.

1984 yılında belediye meclis üyesi oldum

 Çalkaya Beldesi Anavatan Partisi Belediye Başkanı Mustafa Aslan. Çalkaya’nın ilk belde belediye başkanı. Belediye o zaman bir dükkândaydı. Hiçbir şey yoktu. Bir traktör, bir tane de eski minibüs vardı. Bizden önce iki yıllık bir belediye vardı. 12 Eylül Darbesiyle kapandı. Şimdi ki semt polikliniği yerini biz belediye binası yaptık. İlk belediye binamızı kazma ve kürekle yaptık. O zaman araç yok, kepçe yok. Belediye başkanının sağ kolu oldum. 5 sene reis muavinliğini biz yaptık. Aksu’nun, Güzelyurt’un yollarını yaptık. Otobüs aldık.

Aksu Beldesinin Belediye Başkanı Hüseyin Acun, Çalkaya Beldesinin Belediye Başkanı Mustafa Aslan. İlk kurucular. 1978 senesinde Halil Vezne (Süslü Halil) Çalkaya belde belediye başkanıydı. 12 Eylül hareketiyle belediyeler kapatıldı.

Çalkaya’nın sonraki başkanları: Osman Coşkun, Süleyman Yılmaz (2 dönem), Veli Atik.

3. Kuşak Dr. Mehmet Şekeroğlu

1974 yılında Aksu’da dünyaya geldim. Benim dünyaya geldiğim vakit, sülalenin en yaşlısı Kadir amcamız hayatını kaybediyor. Sülalede kim erkek çocuk olursa, onun adı Kadir olacak diyorlar. Bir kış gecesi saat 03.00’ de ben dünyaya geliyorum. Ben dünyaya geldiğimde dedeme –‘Müjdeler olsun Kadirimiz doğdu’ diyorlar. Dedem de ‘-Onun adını melekler koydu, gece rüyamda onun adı Mehmet olsun dediler’ demiş. Ben inanmadım dedeme sordum dedem, doğruladı.

Çocukluğum bizimde saklambaç, çelik çomak, sobe, yakan top bu oyunlarla geçti. Biz büyük bir aileydik. Hepimiz dedemlerle bu evdeydik. Halalarım ve amcalarım hep beraber büyüdük. 8 yaşında abilerimle beraber hayvan güttüm. 1979 yılından sonra sera işine girince tarım işine başladım. 10 yaşında serada çalışıyordum. Macun ilkokuluna gittim. Okula giderken ormanın içinden en büyüğümüz 5. Sınıfta önümüzde yürüyor. Arkasından 4.sınıf, 3.sınıf, 2. Sınıf öğrencileri yürüyor. Bizde onları takip ediyoruz. Evden okula 45 dakika yürüyerek gidip geliyoruz. Yağmur, çamur demeden ilkokul böyle geçti. Öğretmen lisesinin ortaokuluna başladım. Hem çalışıyor, hem okula gidiyorum. Okuldan dönüyorum yine serada çalışıyorum. Cumartesi, Pazar yine serada çalışıyordum.

Evde hiçbir zaman ders çalışma vakti bulamadım. Teneffüs aralarında ders çalışıyordum. Öğretmen lisesini bitirdim. Sabah 04.00’de kalkar işe başlardık. Sonra Ege Tıp fakültesini kazandım. Tıp Fakültesinde bile okurken yazın geldiğimde yine tarımda çalıştım. 6 yıl okul bitti.

1999 yılında Isparta Sütçüler ilk görev yerim, 6 ay sonra uzmanlığımı kazandım. İstanbul Ok Meydanı Eğitim Araştırma Üroloji Uzmanlığı. Kıbrıs’ta askerlik yaptım. 2006 yılında evlilik. 31 yaşında evlendim. 16 yıl boyunca İstanbul’da hizmet ettim. Mesleğin zirvesinde Antalya’ya geri döndüm. Doğduğum yere hizmet etmeye geldim. Çok sorarlar neden diye? Burada doğdum, büyüdüm şimdi buraya hizmet etmek istiyorum. 25 yıl sonra memlekete kesin dönüş yaptım. Özel hastanelerden çok teklif gelmesine rağmen tercihimi devlet Hastanesinden yana kullandım.  

Çocukluğunuzda Aksu’nun imkânları neydi? Şimdi nasıl?

Benim çocukluğumda her şey çok doğaldı, saftı, bayramlarda evlere gider şeker toplar el öperdik. Ziyaretler çok samimiydi. Küslük dargınlık yoktu. Büyüklerimiz arasında saygı, samimiyet çok güzeldi. Aksu’da nüfus her geçen gün artıyor, Aksu’nun daha çok gelişeceğine inanıyorum.

Hayvancılığı, tarımı gördüm çalıştım. Son olarak tıp dalında uzmanlığım var

Sabah 05.00’ de kalkıyorum lise yıllarında traktörle hale sebze götürüyorum. Oradan dershaneye gidiyorum, sonra tekrar hale gidiyorum oradan eve geliyorum. 16 yaşındayım. Böyle bir gençlik geçirdim. Çünkü çalışırsam hayallerime kavuşacağımı biliyordum. Öyle de oldu.

Doktorluk yaşamımda günlük mesaim yine erken başlıyor

Ben her sabah mesai saatimden önce giderim hastaneye. Aksu-Serik bölgesinden gelen herkesin sağlık hizmetine yardımcı olurum ve 10 garibanın çocuğunu sünnet ederek güne başlarım. Yılda 4 bin tane sünnet yapıyorum. 09.00 da başlar poliklinik mesaim ama ben 07.30 da hastanede olurum. Beni bulurlar, bende onlara yardımcı oluyorum. Amacım insanlara destek olmak. Aksu ve Serik’in doktoru derler ama öyle bir şey yok. Kimsenin hakkını yemeden insanlara hizmet ediyorum, zaman ayırıyorum.

Gençlere mesajlarınız

Bir konuda azimli ve niyetliyseniz bunu başaramayacağınız diye bir şey yok. Ben çocukken yağmur çamur demeden okula gidip geldim. Hedeflerime ulaştım. Birlik ve beraberlik içinde güçlü olabiliriz. Ancak bu şekilde Aksu daha da güçlenecek, daha fazla yol kat edecek ve daha fazla gelişecek diye düşünüyorum.

Son Güncelleme: 13.07.2020 13:43
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Mehmet KOSAT 2021-02-16 20:05:58

Merhaba, biz Gosatlı Aşiretindeniz, Kör Kosat torunuyuz; Baya kalabalık bir aile Gosatlı...

Avatar
Mehmet kosat 2021-02-16 20:06:15

Merhaba, biz Gosatlı Aşiretindeniz, Kör Kosat torunuyuz; Baya kalabalık bir aile Gosatlı...

Avatar
Adnan kabağaç 2023-03-19 09:59:39

Doktorum sen aksunun Serik ve kepezin ve tüm Antalya'nın garip gurabanın duasını alan birisin iyi doğmuşsun seninle bir arkadaş kardeşin olarak her daim gurur duyuyoruz iyi varsın Allah senin ve tüm ailenin ömrünü uzun etsin Allah yarve yardımcın olsun