Türkiye’de sebze ve meyve fiyatları artık sadece pazarcının tezgâhında değil, mutfaktaki tencerenin içinde de tartışılıyor. Markete her girdiğimizde etiketlerin bir önceki haftayı aratması, sofrayı kurmanın bile bütçe hesabı gerektirmesi, vatandaşın belini bükerken hükümeti de yeni arayışlara yöneltti. İşte tam da bu noktada yıllardır rafta bekleyen “Hal Yasası” tekrar gündemin merkezine oturdu.

Yeni yılda TBMM’ye gelmesi beklenen düzenleme, yalnızca fiyatları düşürmeyi değil, sebze ve meyve ticaretindeki bozuk çarkı yeniden rayına oturtmayı hedefliyor. Aracıların çokluğu, kayıt dışılığın yaygınlığı, sistemin şeffaf işlememesi… Tüm bu başlıklar yıllardır hem üreticiyi hem tüketiciyi mağdur ediyor. Hükümetin uzun süredir üzerinde çalıştığı Hal Kanunu’nun neredeyse son aşamaya geldiği konuşuluyor.

Taslakta dikkat çeken en önemli noktalardan biri yetki belgesi zorunluluğu. Hal dışında meyve sebze ticareti yapan tüccarlar için yeni kurallar geliyor. Vergi kaçakçılığını engellemeye yönelik bu adımla birlikte, rüsum ücretini—yani malın hal sistemine giriş değerini—düşük gösterenlerin yetki belgeleri iptal edilecek. Kısacası, “gerçek fiyatı sisteme girme” dönemi başlıyor. Bu, yıllardır “Tarlada 5 TL, tezgahta 25 TL” diye özetlediğimiz fiyat uçurumunun en kritik halkalarından birinin kırılması anlamına geliyor.

Bir diğer önemli düzenleme ise zincir marketlere getirilecek alım sınırlaması. Artık marketler aldıkları ürünün en az yüzde 20’sini doğrudan üreticiden almak zorunda kalacak. Bu oran zamanla artırılacak gibi görünüyor. Bu adım, hem üreticinin elini güçlendirecek hem de aracısız bir tedarik zincirinin önünü açarak fiyatların daha makul seviyelere çekilmesini sağlayacak.

Hal içinde komisyoncuların birbirlerinden ürün almasının yasaklanması da rekabeti artırmaya yönelik önemli bir hamle. Çünkü mevcut düzende hal içinde bile fiyatı yukarı taşıyan küçük ama etkili manipülasyonlar yaşandığı biliniyor.

Elbette tüm bu düzenlemeler kağıt üzerinde son derece umut verici. Ancak asıl mesele uygulama kısmında ortaya çıkacak. Denetimin zayıf olduğu bir sistemde hiçbir kanun gerçekten hayat bulmaz. Aracılar hâlâ boşluk bulabiliyorsa, tüccar “düşük rüsum” göstermenin bir yolunu keşfedebiliyorsa, zincir market üreticiyle doğrudan temas kurmak yerine dolambaçlı yöntemlere meyil edebiliyorsa bu adımların etkisi sınırlı kalacaktır.

Yine de yıllardır tartışılan Hal Yasası’nın TBMM’ye gelmesi bile başlı başına önemli bir gelişme. Çünkü bu ülkede sofradaki domatesin fiyatı yalnızca ekonomik bir veri değil; sosyal, siyasal ve psikolojik bir gösterge. Fiyatlar düşer mi? Bu sorunun tek bir cevabı yok. Ama sistemdeki çürümüş noktaların temizlenmesi, kayıt dışılığın azaltılması ve üreticinin korunması, en azından tencerenin biraz daha kaynamasına destek olur.

Yeni yılın ilk önemli başlıklarından biri olacak Hal Yasası… Bekleyip hep birlikte göreceğiz: Bu düzenleme hakikaten mutfaktaki ateşi biraz olsun söndürebilecek mi? Yoksa yine raflarda tozlanan bir yasa olarak mı kalacak?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.