Günlerdir araştırıyorum, okuyorum, dostlarıma soruyorum fakat bir türlü aradığım cevabı bulamıyorum. Bu siyasi partiler ülkemiz için, neden bir araya gelemedi? Seveni de, sevmeyeni de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçek bir lider olduğunu ve alternatifi olmadığını söylüyor fakat neden….? bütün bu sorgulama, araştırmaların sonunda en baskın cevap: “ gerçek bir lider ancak etrafında görev verdiği kişilerin görev dağılımına ve kontrolüne çözüm üretmesi gerekiyor” oldu. Sanırım en zoru da  bu, tam yetki versen olmaz,vermezsen ülkenin işleri aksar, her anlamda zor zanaat (!)

Ülkemizin futbol arenasında dört büyük takım, ihtiyacımız olan ve bu enkazda dağlanan ciğerimize umut verip, milli birlik ve beraberliğimize sağlam bir duruş sergiledi.

Siyasi partiler neden ülkemiz için, milletinin milli birliği için bir araya gelip bu dört takımımız gibi bir duruş sergileyemedi? Hâlâ bir birlerinin eksiğini, hatasını arayıp dedikoduya devam ediyorlar. Bizim IQ’muzu bu kadar da basite almamak lazım. Kıvrak zekasının manevralarını yazılarında fark ettiren gazeteci, Ahmet Hakan’ın dediği gibi:”Sahada sadece hakikatler var. Twitter’da genellikle dezenformasyon var. - Sahada Milli Mücadele ruhu var. Twitter’da eski düşmanlıklar var.”

Enkazda ailesini kaybeden bir çocuk AFAD’ın 2020 de hazırladığı depremle ilgili dosyayı eline alıp, bu siyasi partilerin ve ilgili bakanlığın kapısını çalsa: “ siz, aileme ne yaptınız? Neden tedbir almadınız?”Dese, kim o çocuğun gözlerinin içine bakabilecek….?

Meyve veren ağaç taşlanır misali Haluk Levent’e linç girişimleri ve en çok üzen durum ise, kefensiz gömülen insanlarımızın fotoğrafları oldu. Her şeyi devletten bekleyen bir toplum mu olduk?Türk milleti o kadar aciz mi? Çaresizlik nedir, o anda ki imkanlar ya da imkansızlıklar neyi gerektirdi? Sorgulamadan hemen bizi dünyaya küçük, devletimizi aciz göstermek için bu yarış niye? Bizim kalbimiz kaç defa daha utanç enkazında gömülecek?

“İçinde yaşamadığınız bir şeyi realist bir bakış açısıyla yorumlayamazsınız. “Tıpkı bir hastayı anlamadan, bir hastalığı anlayamayacağınız gibi.”Bu doktrini veren bir profesördür. Paralel olarak her açmazda kullanabileceğiniz bir pratiktir bu. Suçluyu anlamadan, suçu anlayamazsın ve insanı bilmeden hakkında konuşamaz, yazamazsın.”

İstanbul depremi olasılığı da  kafa karışıklığı, güvende hissetmediğimiz için tedirginlik veriyor. Bunları yazarken, enkazdan çıkan bebeğin etrafa gülücük saçan fotoğrafı çıkıyor karşıma. Umut hep var…

Benim inandığım bir Türk genci var, entellektüel, aydın bakışlı, bir Atatürk çocuğu; Avukat Uğur Alp Dilek. Hukuk Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler de çift anadal yaparak  mezun oldu. Kendisi daha bilmiyor, farkında değil a ma O, geleceğin Cumhurbaşkanı . “Söz uçar, yazı kalır” her fırsatta ismini yazmaya devam edeceğim. Bu gencimizin önünü açıp, fırsat vermeliyiz. Nasıl ki bir sanatçı kendini anlatırken:” müzik (sanat)benim şah damarımda…” diyorsa ve daha 5 yaşındayken müzikle yada başka bir sanat dalıyla iç içe olduğunu ifade ediyorsa işte Uğur Alp Dilek’in de kendine has bir duruşu, genlerinden gelen bir yeteneği var. Bu genç adam, 6 yaşındayken “devlet adamı tanımak istiyorum” diyip o dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in, Devlet Bahçeli’nin makamına, annesinin elini tutarak gidip sohbet etmiş. Bu sohbetin detaylarını ve Uğur Alp’i başka bir yazımda sizinle mutlaka paylaşmak ve tanıştırmak istiyorum. Tahmin edeceğiniz gibi  anne,tam bir Türk Kadını; Avukat Ferah Dilek. Sağlam, bilgili, donanımlı bir genci ülkemize yetiştirdiği için; ellerinden öpüyor, yürekten selamlıyorum. Babası Kemal Dilek bu yaşıma kadar onun kadar iyi kalpli, bilgili, kibar; tam bir beyefendi, dediğim çok az kişiden biriydi. Saygıyla, minnetle anıyorum.

Usta Gazetesi Nihat Genç’in “Karanlığa Okunan Ezanlar” kitabını bu topraklara ayak basan her bir bireyin hangi inançta, görüşte olursa olsun okuması gerekiyor. Tâbi  ağlamadan sonuna kadar okuyabilene, aşk olsun…!

Umarım kitap yeni bir baskıyla tekrar yayınlanır.

Kitapta aklımda çok detay kaldı, en önemli detaylardan biri kardeşleme kültürümüz ve tabi Bosna Hersek, bütün dünyanın gözü önünde keklik gibi avlanırken halkın liderine inancıydı. Liderleri halklar yaratır, biz bu topraklarda yetiştirdik liderimizi. bizim liderimize yurt dışında daha çok saygı duyuluyor. Bütün dünyaya duruşunu bir kareyle gösterdiği fotoğrafı, hatırlıyor musunuz? ben çok gururlanmıştım o duruştan. Neden kendi halkında bir ayrışma var? ya çok seviyoruz ya da aşırı bir istememe(nefret) duygusu…

Haliç Köprüsü’nün eski halini hatırlıyor musunuz? Kokudan nefesinizi tutmadan geçemezdiniz. Peki kim temizleyip, güzelleştirdi? Ülkenin tamamını Haliç gibi kokuşmuş zihinlerden korumak zorundayız .

Temiz bir zihinle,

inanmak istiyoruz.

Biliyoruz ki 100. Yılımıza bizi çıkarmak istemeyen ezeli düşmanlarımıza kafa tutup, asla maşa olmadığı için onu iktidardan devirmek için her türlü hamleyi yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar… İster AKP, CHP, MHP ya da İYİ Parti sizin görüşünüze, fikrinize uysun şu anda liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’a inanmamız ve arkasında olmamız gerekiyor, biz birlikte güçlü bir Türkiye, güçlü bir millet olabiliriz. Necip Fazıl Kısakürek’in Sakarya Türküsü’nde dediği gibi:

“Sakarya, kandillere katran döktü geceler. Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl! Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun, Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;

Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız! Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; YÜZÜSTÜ ÇOK SÜRÜNDÜN, AYAĞA KALK, SAKARYA…!”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.