Nitelikten hızla uzaklaşıp nicelik çukuruna düşüyoruz. Kalabalıklar arasında yalnızlaşmış, gürültüyle kendini önemli sanan ama içi bomboş kalmış.

Nitelik sıfır, nicelik 100.

Rakamlar göz kamaştırıyor, içerik soran çıkmıyor. Eğitimden sanata, kültürden insan ilişkilerine kadar her alanda aynı hastalık: Sayıya boğulmak, niteliği yok saymak.

Eğitim sistemimizi ele alalım. Her yıl yüzbinlerce mezun, binlerce yeni bölüm, sürekli artan kontenjanlar… Ama mezunların yetkinlikleri? Sorulmaz. Diploma var mı, o yeter. Öyle bir çağdayız ki, bilgiye sahip olmak değil, onu süsleyip ambalajlamak önemli. Birkaç İngilizce kelimeyle süslenmiş CV'ler, birkaç ayda alınmış sertifikalarla dolu sosyal medya profilleri… Hepsi dışarıdan parlak, ama içerisi saman kağıdı gibi ince, dayanıksız.

Sanatta durum daha vahim. Bir sergiye bin kişi gitmişse, o sergi başarılı sayılıyor. İçerdiği fikir, teknik, estetik hiç önemli değil. Dinlenen şarkı sayısı, izlenen video sayısı, alınan beğeni kadar sanatçısın. Oysa sanat, tüketim nesnesi değil bir düşünce alanıdır. Ama artık kimse düşünmek istemiyor. Hızlı tüketsin yeter.

İnsan ilişkileri de aynı. Kaç takipçin var? Kaç kişiye "iyi ki doğdun" yazdın? Kaç kişi seni hikâyelerine etiketledi? O kadar "çok"san, o kadar değerlisin. Duyguya, samimiyete yer yok. Nitelik ararsan yalnız kalırsın. Bu yüzden kalabalıklar içinde yalnız yürüyen milyonlar görüyoruz. Göz göze gelmeden selamlaşan, dertleşmeden paylaşan, sadece görünen insanlar…

Ve işe alımlar… On bin başvuru arasından "anahtar kelimeye" göre elenen insanlar. Özgeçmişler algoritmaların filtresine sıkışmış. Karşılıklı sohbetin, kişinin tutkusunun, karakterinin değeri yok. Sayılar, istatistikler ve grafiklerle karar veriliyor artık. İnsanlar değil, profiller yarışıyor.

Bu topraklar, Mevlânâ’yı, Yunus Emre’yi, Itrî’yi, Sinan’ı, Harezmi’yi yetiştirmiş bir medeniyetin mirasçısıydı. Onların çağında nitelik, insanın özünde aranırdı. Şimdi ise vitrindeki etiketle değerlendiriyoruz her şeyi. Sayıların büyüsüyle uyuşmuş bir toplumuz. Ama ne gariptir ki, bu kadar çok şeyin içinde asıl olanı; özü, niteliği kaybettik.

Yeniden düşünmek gerek. Sayılardan başımızı kaldırıp, gözümüzü insanın içine çevirmek gerek. Belki o zaman yeniden anlam kazanır her şey. Belki o zaman gösteriş dünyasında değil, değerler dünyasında yaşamaya başlarız.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.