İnsanız, isteklerimiz bitmez. İsteklerimize ulaşınca mutlu olacağımızı sanırız çoğu zaman. Ama ulaştıkça yeni istekler ardı ardına eklenir, sonu gelmez bir türlü. Belki bu yüzdendir mutluluğumuzun hep başka bahara ertelenişi.

Herkesin kendine göredir isteği, dileği. Biz millet olarak çoğunlukla kat, yat ... isteriz. Hem de en az emekle, hatta belki de emeksiz. Belki bu yüzdendir başka insanların, başka istekleri olabileceğine ihtimal vermeyişimiz, hatta yok sayışımız onları. Zaten ne önemi vardır ki, önemli olan bizim isteklerimiz, bizim düşüncelerimizdir. Başka türlü düşünmek, başka şeyler istemek... Ooo en büyük ihanettir bize. Sonuçta herkes istekleriyle de kendini ifade eder aslında.

Ben de insanım, benim de isteklerim, dileklerim var. Öncelikle insanca yaşayabilmemi sağlayacak koşulların oluşmasını elbette istiyorum. Ama bunun emek vermeden, kolayca ve başkalarının sırtından karşılanması gibi bir beklentim hiç olmadı. Çalıştım, çalışıyorum, gücüm yettiğince çalışacağım. Biliyorum ki emekle kazanılan ekmek, ekmeklerin en güzelidir. Bunu kendim sağladığım için, bu nedenle kimseye "eyvallah" demem, çünkü gerçekten eyvallahım yok bu konuda. Bu nedenle istek veya dilek hakkımı kullanmış saymıyorum. Olmayacak isteklerim var benim, farkındayım. Hem de çok fazla.

Nezaket istiyorum mesela! Dinlediğim, izlediğim, okuduğum haberlerde habere konu olan kişilerin kabalığından bıktım. Bir defa da olsa, birbirlerine, siz, diye hitap etmelerini, bir defa, lütfen, teşekkür ederim... gibi nezaket sözcüklerini kullanmayı denemelerini istiyorum. Argo konuşmalarınızdan, mafyavari tavırlarınızdan, hakaretlerinizden, kabalığınızdan bıktım.

Adalet istiyorum! Ülkemde herkesin yargı önünde eşit olduğunu düşünmek istiyorum. Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü işlesin. Adaletsizlikten bıktım.

Liyakat istiyorum! Makam sahibi olacak insanların ne kadar yandaş, yalaka, bizden, sizden olduğu değil, görevini layıkıyla yapıp yapamayacağına bakılmasını istiyorum. Adam kayırılmasından bıktım.

Eşitlik istiyorum! Rengine, dinine, ırkına, mezhebine, tarikatına, siyasi tercihine, cinsiyetine, varlıklı ya da yoksul oluşuna...  bakılmaksızın seksen dört milyon insanımızın, eşit, onurlu yurttaş olarak görülsün, varsa suçu yargı karar versin. Ayrımcılıktan bıktım.

Dürüstlük istiyorum! Yapılan yanlışları, yapılamayan doğruları bilecek kadar aklımız var. Bunu anlamak için çok fazla da gerekli de değil zaten. Gözümün içine baka baka yalan söylenmesinden bıktım.

Çok şey istediğimin farkındayım. Ama tüm bu isteklerin karşılanabilmesi için ilgililerde azıcık da olsa bir duygu gerekli. Sihirli bir sözcükte saklı bu duygu. O olmadan dileklerimin kabul olmayacağını biliyorum. Bana göre o sihirli sözcük, sevgi.

Farkettim ki çok şey istediğimi sanırken tek şey istemişim. Olmayacak isteklerim var benim. Ama umut işte. İşin kötüsü alacağım cevabı da biliyorum:  "Olsa dükkan senin!"

O halde ben de sizden istemekten vazgeçtim. Olmayacak duaya amin demenin anlamı yok.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.