Malumunuz olduğu üzere kar-ı birden bine, hatta otuz bine çıkan mübarek bir ayın yaklaşması münasebetiyle siz değerli kardeşlerime asrımızın manevi hastalıklarının hekimi olan üstad Bediüzzaman Said Nursi ve risale-i nur külliyatı bizlere ramazan-ı şerifin hikmetlerini nasıl bir üslup ile bizlere taktim etmiş nükteler halinde ramazan risalesini beraberce mütalaa etmek ve istafadelerinize arz etmek istiyorum
Birinci Nükte:
Ramazan-ı Şerifteki savm (oruç), İslâmiyetin erkân-ı hamsesinin (beş şartı) birincilerindendir. Hem şeair-i İslâmiyenin a'zamlarındandır.
İşte Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri; hem Cenab-ı Hakk'ın rububiyetine, hem insanın hayat-ı içtimaiyesine, hem hayat-ı şahsiyesine, hem nefsin terbiyesine, hem niam-ı İlahiyenin şükrüne bakar hikmetleri var.
Cenab-ı Hakk'ın rububiyeti noktasında orucun çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:
Cenab-ı Hak zemin yüzünü bir sofra-i nimet suretinde halkettiği ve bütün enva'-ı nimeti o sofrada ‘umulmadık yerlerden’ bir tarzda o sofraya dizdiği cihetle, kemal-i rububiyetini ve rahmaniyet ve rahîmiyetini o vaziyetle ifade ediyor. İnsanlar gaflet perdesi altında ve esbab dairesinde o vaziyetin ifade ettiği hakikatı tam göremiyor, bazan unutuyor. Ramazan-ı Şerifte ise, ehl-i iman birden muntazam bir ordu hükmüne geçer. Sultan-ı Ezelî'nin ziyafetine davet edilmiş bir surette akşama yakın "Buyurunuz" emrini bekliyorlar gibi bir tavr-ı ubudiyetkârane göstermeleri, o şefkatli ve haşmetli ve külliyetli rahmaniyete karşı, vüs'atli ve azametli ve intizamlı bir ubudiyetle mukabele ediyorlar. Acaba böyle ulvî ubudiyete ve şeref-i keramete iştirak etmeyen insanlar insan ismine lâyık mıdırlar? bu vesile ile mübarek üç aylarınızı ve ramazan-ı şerifinizi şimdiden tebrik eder sizlere aile ve efradınıza ve alem-i islam ve insanlık alemine hayırlara vesile olmasını rabbimden temenni ve dua ediyorum.
Değerli kardeşlerim
Paylaş