İstisnasız herkesin defolu olduğu bir sistemde birilerini suçlamak, ayıplarını deşifre etmek ve dahası karalamak çok anlamsızlaşır. İlk bölümünü şimdi kalanını yazımın sonunda Sizlerle paylaşacağım İncil’deki 8. bölüm gibi;“ İsa ise Zeytin dağına gitti. Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk O'nun yanına geliyordu. O da oturup onlara ders vermeye başladı. Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa'ya, «Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı» dediler. «Musa, Yasa'da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?» Bunları İsa'yı sınamak amacıyla söylüyorlardı; O'nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı. İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve «Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın!» dedi. Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya koyuldu…

Yazdığım son yazı olumlu veya olumsuz birçok eleştiri aldı. Hepsine sonsuz saygım var. Ama bu vesile ile ifade etmeliyim ki, yaklaşan seçimle birlikte Antalya basını ilk kez daha önce hiç yaşamadığı karmaşık ve içinden çıkılmaz bir sürece doğru gidiyor.

Elbette seçimlerin yaklaşması ile birlikte saflar sıklaşıyor. Herkes gelişen süreçle birlikte müttefikini seçtiği gibi siyasi hasımlarını da saf dışı etmenin hesaplarını yapıyor. Bunun içinde basın içinden kendilerine yakın buldukları insanlarla işbirliği yapıyorlar. Öncede durum böyleydi.

- Yok, hayır böyle değildi diyen varsa, o en büyük yalancıdır. Ve sahtekarın önde gidenidir!-

Seçim sürecinde potansiyel menfaatler, kinetiğe dönüştüğü için çeşitli sıkıntıların yaşanması her zaman doğaldır. Ama bu sürecin sonunda ufak-tefek kırgınlıklar dışında her şey unutulur ve en ufak bir düşmanlık olmaksızın yaşam tekrar rutine girerdi.

Ama sanıyorum artık” paylaşılan her neyse” onun büyüklüğü arttı ve iş bir diğerini tasviye etmek için yıkıcı bir mücadeleye dönüştü. Kent basınında hiç olmadığı kadar uçurumlar derinleşiyor. Derinleşen uçurumlar da beraberinde daha keskin, geri dönüşümsüz düşmanlıkları getiriyor. Çok üzücü ve asla temenni edilemez…

Fakat yaşanan yeni gelişmelerin bizleri götürdüğü süreci okuduğumda, gördüğüm manzara beni ürkütüyor. Korkarım bu yerel seçimler bir daha asla düzelemeyecek dostluklar ve bir o kadar da dava ile genel seçime yani 2015’e doğru akacak. Antalya’yı düşmanlıkların bitirdiği bir “eski dostlar mezarlığına” çevirecek. Yazık…

Olayları ve yaşanan süreci okumaktan acizseniz, dünya savaşını başlatan o zavallı- aptal sırp askerinin durumuna düşersiniz. Olayları bu noktaya getireni sadece seçimler ve siyasilerin birbirilerinin önünü kesme hesabına bağlamaya çalışmak ise siyasilere haksızlıktan daha çok kendi aklımıza  ve övündüğümüz ön açan aklımıza hakaret olur.

Zira akıllı insanlardan oluşan basın camiası için ”Gücünün farkında olmak ve haddini bilmek önemli”. Buna dikkat etmezseniz, bu güne kadar oluşmuş tüm dengeleri bozarsınız. Yani  Siz birilerinin altını açarsanız, birileri de Sizin ayıplarınızı ve çarpık-yoz ilişkilerinizi sağda-solda konuşur. Yetmez yakında yazmaya da başlarlar. Sonra siz bir fazlasını yazarsınız. Bu iş biri diğerini yok edene kadar sürer.

İnsan bir kavgayı başlatabilir ama durdurmak elinde değildir. İşte seçime kısa bir süre kala Antalya’da yaşanan süreç tam buna uyuyor. Birilerinin yaktığı kıvılcım süratle önüne geçilmez bir yangına dönüşmek üzere ve bu yangın herkesi zorda bırakacak, yakarak yok edecek bir sonun sinyallerini veriyor.

Herkesi şimdiden uyarmak istiyorum. Gelin yol yakınken, akl-ı selime uyun.  Birbirinizle uğraşmayın. Eğer bu gidiş ve sürecin önüne geçilmez ise; birileri biraz daha, çok birileri de göreceli olarak daha az olmak kaydıyla “herkes acı bir bedel ödeyecek”.

İşin kötü yanı kent basını, insanlar nezdinde güvenilmez- inanılmaz-çıkarcı insanlar topluluğu olarak yaftalanacak. Ve bu gidişi durduracak akil birileri de ortada yok. Olması gerekenler de iddiaların zaten tam odağında…

Yazımın başında İncil’den paylaştığım bölümün devamı ile yazımı noktalayayım. Ve isteyen istediğini anlasın.

 ”… Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa'yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu. İsa doğrulup ona, «Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadılar mı?» diye sordu. Kadın, «Hiçbiri, efendim» dedi. İsa, «Ben de seni yargılamıyorum» dedi. «Git, artık bundan sonra günah işleme!»

Sağlıcakla Kalın…

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.