Güney Haberci - Antalya'nın Bir Numaralı Haber Portalı
2021-11-26 14:14:48

ŞiDDETE UĞRAYAN KADIN PSİKOLOJİSİ

Fatma GÖKTAŞ

26 Kasım 2021, 14:14

Ben bir anayım Anadolu'da

Ben bir bacıyım

Yaralı bir yüreğim, paramparçayım

Kah zincire vurulmuş köle, kah baştacıyım

Kah gözyaşı, kah acıyım

Ağıtlar dudağımda kanar, ırmaklar çığlığımda

Taş olsam dayanırdım, toprak olsam dayanır

ama ben bir anayım

Dağlarımca oğullarım, dallarımca kızlarım var

Duyun beni ey tanıyın beni

Ben Zaza güzeli, ben Kürt kızıyım

Ben Yörük esmeri, ben Laz gelini

Her zulme boyun eğmiş, her acıya razıyım

Balkondan atılan, kezzapla yakılan ve daha birçok eziyetle karşılaşan kadınların bazılarının fiziksel şiddetin etkilerini uzun süreden beri taşıdığı görülürken, aile içi şiddetin psikolojik sonuçlarının çok daha fazla hissedildiği ortaya çıktı.

Görüşmede huzursuz ve çekingen olan kadınların bir çoğunun, fiziksel şiddetten çok küfür ve hakaretleri rahatsız edici bulması dikkat çeken bulgular arasında yer alıyor. Kadınların çoğu fiziksel şiddete zamanla alıştıklarını ancak sözel şiddeti hazmedemediklerini ifade ederken, ''O kadar dövüyordu, ama bir de küfretmiyor muydu, bunu kaldıramıyorduk'' tarzındaki ifadelerin hemen hemen tüm kadınlar tarafından kullanıldığı görüldü.

Araştırmanın makalesinde, bu durumun kadınların beyinlerindeki duygusal lobun daha fazla çalışmasına bağlanıyor.

Sosyal açıdan da kadınların topluma ve çevrelerine karsı güvenini kaybetmiş oldukları, bazı durumlarda eşlerinden dolayı tüm erkeklere karşı ön yargılı hatta düşmanca tavırlar sergiledikleri gözlemlendi.

ŞİDDET GÖREN KADIN İMTİHAN EDİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR

Araştırmada, ayrıca kadınların manevi yönleri ile ilgili de dikkat çekici bulgulara rastlandı. Görüşme yapılan kadınlardan bazılarının gördüğü şiddetle Allah'ın kendisini imtihan ettiğini düşündüğü de ortaya çıktı.

Kur'an-ı Kerim okuyarak rahatlamaya çalışan kadınların, bu şekilde huzur bulduğu, şiddet uygulayan kocalarının değişmesi ve kendilerine dayanma gücü verilmesi için de dua ettikleri belirlendi.

Şiddet mağdurlarından ''Hayriye'' isimli kadın, yaşadığı dayak olayının dışında bir de oğlunun ölümcül hastalığıyla ilgilenirken, ''Bunların bir sınav olduğuna inanıyorum. Bu sınavı geçeceğime de inanıyorum'' ifadelerini kullanması dikkat çekici bulundu.

Kadınların çoğu sabrederek sıkıntılı günleri aşacağına inanıyor.

''SÖZEL ŞİDDET KADININ ÖZGÜVENİNİ YOK ETMEYE YÖNELİK''

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Öznur Özdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadınlara uygulanan şiddetin aile içinde daha fazla gerçekleştiğini belirterek, aile bireylerinden özellikle eşlerden kadınları korumanın gereğinin daha yeni yeni anlaşılmaya başlandığına dikkati çekti.

Kadına yönelik şiddetin 1970'lerden önce dışarıdan uygulanan saldırılar ve tecavüz olayları olarak değerlendirildiğini, aile içinde kadınların daha mağdur olduğunun tahmin edilmediği o dönemlerde bu tür olayların kadınlar tarafından kolaylıkla dışarı sızdırılmadığını anlatan Özdoğan, ''Yapılan ilk araştırmalarda fiziksel şiddet üzerinde duruldu ama araştırmalar arttıkça anlaşıldı ki, kadınlar daha çok psikolojik şiddette maruz kalıyorlardı'' dedi.

Özdoğan, kadınlara uygulanan psikolojik istismar veya duygusal şiddetin, bağırmak, hakaret etmek, küfretmek, tehdit etmek, korkutmak, aşağılamak, alay etmek, karar vermesine izin vermemek, başka kadınlarla erkeklerle kıyaslamak, inançlarını-kökenini-işini-maaşını küçümsemek gibi duygusal veya sözel baskı veya hırpalama şeklinde görüldüğünü ifade etti.

Sözel şiddet kadının öz güvenini yok etmeye yönelik etkili bir saldırı yöntemi olduğunu dile getiren Özdoğan, ''Sürekli aşağılanmak, alay edilmek sonucu kadının kendi özüne saygısı azalmaktadır. Bizim kültürümüzde bir deyim vardır, 'birine kırk defa deli dersen deli olur' diye. Sürekli duygusal şiddete maruz kalan kadın da zamanla kendini değersiz hissetmekte ve şiddeti 'hak ettiğini' düşünmeye başlamaktadır'' şeklinde konuştu.

*İyi eğitim aldıkları halde kadınlara şiddet uygulamaktan çekinmeyen

erkeklerin egosunun çok kabarık olduğunu belirten Prof. Tarhan, 'Bu kişiler

aynı zamanda narsisttir. Narsistlerin de eleştiriye tahammülü yoktur. Hemen

öfkeye kapılıp karşılarındakine şiddet uygularlar. İyi üniversiteleri okuyup

çok para kazanan kişi olmakla, kişiliğini eğitip, olumlu ve olumsuz

yönlerinin farkında olan insan olmak farklıdır'

Şiddete maruz kalan kadında bedensel yakınmalar dikkat çekiyor.

Aile içinde fiziksel şiddete maruz kalan kadınlarda, organik bir nedene bağlanamayan bedensel yakınmalar dikkati çekiyor. Baş ağrısı, aşırı duyarlılık, çarpıntı, göğüs ağrısı, mide ve bağırsakla ilgili yakınmalar, uykusuzluk ve bazı bedensel hastalıkları taklit eden belirtiler bunların başında geliyor...

Şiddet mağduru kadın intihar ve alkolizme yönelebiliyor.

Şiddete uğrayan kadınlarda genellikle sessizlik, üzüntü, bazen öfke hali, tedirginlik, kabus görme, güçsüzlük, yorgunluk, ümitsizlik, kendisini değersiz bulma, suçluluk, utanç duyma gibi birtakım tepkilere rastlanıyor. Şiddet mağduru kadın, intihar girişimleri, alkolizm, vücuduna zarar veren türden davranışlara yönelebiliyor.

Şiddet ve istismar çocukları sokak yaşamına itiyor.

Sevgisiz ve baskıcı ortamlarda yetiştirilen çocuklarda sürekli kaygı, kendine ve geleceğe güvensizlik, düşük özsaygı gibi kişilik özellikleri gözleniyor. Çocukların aile içinde gördükleri şiddet, cinsel / fiziksel istismar onları sokak yaşamına itiyor...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.