Eğitim sistemimizde örneği hiçbir ülkede olmayan bir yapı ile eğitimin gerçekleştiği belki de tek ülke Türkiye’dir. Her Milli Eğitim Bakanı değiştikçe eğitimin de kalitesi düşüyor. Bir tarafta on binlerce öğretmen adayı üniversiteli işsiz gezerken, diğer tarafta on binlerce öğretmen açığının olması bir tezat değil midir? Eğitim kalitesinin yetersizliği artık en yetkili ağızlar tarafından yüksek sesle dile getiriliyor. Milyonlarca insan okuduğunu anlamayan, yabancı dil becerisi kazanmamış, kültürel yapısı zenginleşemeyen, matematik bilmediği için soyut düşüncenin gelişmediği, analiz sentez yapma düzeyi düşük olan, bütünsel düşünme yeteneği gelişmeyen öğrenci kitlesi ile karşı karşıyayız. Cumhuriyetin ilk yılarında çizilen eğitim hedefi maalesef son yıllarda sulandırılmış, eğitim birliği yerine sayısı belirsiz ihtiyaç dışı öğrenci alan lise türleri oluşmuştur. Bölgelerarası dengesiz altyapı ve nitelikli öğretmen dengesizliği eğitimi içinden çıkılamaz duruma getirmiştir. İlköğretim okullarında eğitim parası olanın iyi imkân bulduğu konumlar haline gelmiştir. Ailelerin gelir durumlarına göre özel ilköğretim kurumlarına yöneldikleri görülmektedir. SBS sınav sonuçları, ülkemizin bölgelerarası gelir dağılımı ve eğitim farklılığını çarpıcı bir biçimde ortaya koymaktadır. Neyse ki, bu sınav sistemi kalkmasına kalktı da, açıkta kalan öğrencilerin durumu ne olacak?
Eğitim sitemimiz ezberci Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, toplumun eğitim sistemini ezberci bulduğu, Milli Eğitim okullarının istenilen ölçüde eğitim vermediği, bunun yerine özel okulların tercih edildiği görülmektedir. Özel okullar da, sınav başarısına odaklanmış bulunmakta, öğrenciyi yeterince geliştirememektedir. Öğrencilerin büyük çoğunluğu da zaten eğitimi ezberci buluyor. Bunun sonucu da ulusal ve uluslararası sınav sonuçlarına yansımaktadır. Maaşların düşüklüğü ve yaşam koşullarının zorlukları nedeniyle öğretmenin, eğitimle ilgili ideallerini hayal kırıklığına uğratmıştır. Öğretmen niteliği ve özlük hakları yönünden sorunlu ve eğitmenlerimizin başta geçim sıkıntısı ile başlayan kitap ve gazete okuma sorunu ciddi bir sorun haline gelmiştir. Öğretmenlerin %30’a varan oranda ek veya ikinci bir iş yapması nedeniyle öğretmenin kendisini geliştirmesine olanak vermemektedir.
Genel kültür düzeyi düşük Çocukların hiçbir alanda dünya görüşü gelişmiyor eleştirisi sık sık yapılmaktadır. Çok haklı olarak sınav sonuçlarının ötesinde üniversiteye gelen öğrencilerin genel kültür düzeyinin düşüklüğü öğretim üyeleri tarafından sıkça eleştiri konusu yapılmaktadır. Okullarda yabancı dil bilgisi eksikliği yanında yazı ve anlatım bozukluğu yaşanmaktadır. Yoğun ders yükü, sınav kaygısı ve dershanecilik öğrencilerin tüm zamanını aldığı için öğrencinin sanat, estetik ve kendini geliştirecek zamanı olmamaktadır. Lise mezunu en az 18 yaşındaki bir öğrencinin en azından ülkesinin tarihi geçmişini ve coğrafyasını çok iyi bilmeli ve bir yabancı dil kavramış olmalıdır. En azından kendinsin geleceği ile ilgili yol haritasını çizebilecek düzeyde olmalıdır. Her hangi bir konuyu medeni ölçüler içinde tartışabilir düzeyde bilgi sahibi olarak yaşam yolculuğuna yön verebilmelidir.
Ülkemiz artık bugünkü Milli Eğitim politikası ile gençliğini hayata hazırlama ve üniversiteye nitelikli öğrenci ve insan yetiştirmekten uzak kaldığı her yıl yapılan sınavlarla sabittir. Bu sorun, bir günlük bir tek iktidarın sorunundan çok, uzun süredir uygulanan ve bir türlü anlaşılamayan yapının sonucudur. Bunu da iyi sorgulamak zorundayız. Eğitim ülkenin birinci gündemi olmalı ve bütçeden daha fazla pay ayrılarak, AB standartlarına getirilmeli. Eğitim ve bilim politikası tarikat ve cemaatlerin etkilerden kesinlikle arındırılmalıdır. Her şeyden önce eğitimin kamu eli ile yönetilmesine özen gösterilmeli. Özel ilköğretim okulları çok sınırlı düzeyde özel eğitim gerektiren birkaç okul dışında kamu okulları olarak işlev görmelidir.
Dershaneler kesinlikle kapatılmalı, öğretmen okulları yeniden açılmalıdır. Öğretmenlerin kamu okullarına yeniden geçişi sağlamalıdır. En önemlisi de öğretmenlerin dershanelerde aldığı ücretin daha fazlasını kamu okullarında alabilmelidir. Öğretmenlerin özlük hakları yeniden düzenlenerek insanca yaşam düzeyine getirilmelidir. Bölgelerarası eğitim farklılığı eğitim alt yapısı ve öğretmen yönünden dengelenmeli. Herkese eşit eğitim fırsatı yaratılacak ortam sağlanmalıdır. Türkiye’nin bu eğitim sistemiyle arzuladığı gelişmişliği yakalayamayacağı bir gerçektir. Onun için nitelikli eğitim konusu, ülkenin geleceği için hedef olarak belirlenmelidir.
GÜNÜN SÖZÜ: Bilgi ışığında başkalarını da aydınlatırsanız, bilginin önemi artar. Cehalet içinde tek başına bilgi sahibi olmanın değeri yoktur.
EĞİTİM KALİTESİZ!
Paylaş