30 Ağustos Zafer Bayramı tüm yurtta, KKTC’de ve dış temsilciliklerimizde törenlerle kutlandı.
Ağız alışkanlığı…
Hep böyle yazar, böyle konuşuruz.
Aslında heyecansız, ruhsuz bir kutlama vardı bu törenlerde. Sadece formalite yerine getirildi.
Resmi törenlere dikkat ettiniz mi? Siyasetçilerin ve bürokratların yüzleri asıktı. Kimse kimseye selam dahi vermedi.
Yan yana durdular, yürüdüler ama birbirlerinin yüzlerine bakmadılar.
Çünkü kavgalıydılar, küstüler!
Resmi törenlerin arasına vatandaşın girmemesi için sıkı güvenlik önlemi aldılar. Adeta “Bayram”ı vatandaştan korudu devlet!
Kanımızla, canımızla kazandığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın ruhunu unutturdular. Aslında 30 Ağustos ve diğer milli bayramlar; sevinçtir, renktir, cümbüştür, eğlencedir, mutluluktur.
Bu vatan uğrunda hayatını veren şehitlere duyulan minnettir. Bu yüzden gözyaşıdır bayram!
Sokaklarda atılan zafer çığlığıdır, marştır haykıra haykıra söylenen!
Geçmişe duyulan minnet, geleceğe duyulan güvendir.
Öyle bir savaş yaşandı ki, öyle bir zafer kazanıldı ki, Türk milleti tek yürek olarak yedi düvele karşı savaştı. Namusundan, şerefinden, benliğinden, bağımsız ve hür yaşamaktan asla taviz vermedi.
Çok çetin geçen mücadeleden sonra, Türk milletini zafere taşıyan 30 Ağustos ruhuna bugün ne oldu?
Bakın ne oldu?
Anayasa’da ‘Değişmesi teklif dahi edilemez’ denilen, devletin şekli, Cumhuriyetin nitelikleri, devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti, ‘Değişse ne olur?’ tartışmasına gelindi.
Askerlik tanımı dahi değiştirildi. Tanımda yer alan, ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumak’ ifadesi kaldırıldı.
Kamu kurum ve kuruluşlarının adlarının önünde yer alan TC harfleri silindi, milletin tepkisi üzerine yerine iade edildi.
Bugün Türk Bayrağı kanununda tarif edilenin dışında bayrak asılması yasaklanıyor. Örneğin, kalpaklı Atatürk portresinin yer aldığı bayraklar sallanamıyor.
İlk defa bir Genelkurmay Başkanı, hem de milletin yüzde yüz suçsuz olduğuna inandığı halde, terör örgütünün yöneticisi diye müebbet hapse mahkum edildi.
Kırmızı çizgimiz kalmadı, terörist tanımı değişti.
Adaletsizlikten ve hukuksuzluktan çok canlar yandı.
Terör örgütünün dayatmasıyla masaya oturulan müzakere süreci geçirdik ve taviz üstüne taviz vermeye devam ediyoruz.
Ulusallık ve uniter devlet adına ne varsa önemini yitirdi...
İşte 30 Ağustos’u böyle bir ruh haliyle ile karşıladık…