30 Eylül 2020 günü yazısı:
“Yazı bilmem
Yazarım yazı bilmem
Bu yaz böyle geçti
Gelecek yazı bilmem…” dizeleriyle başlıyordu.
Gelecek yaz aramızda olamayacağını biliyordu, galiba. Seni üniversite yıllarda Onuncu Köy köşe yazılarını okuyarak tanıdım ve o günden beri zevkle hep okudum. Galiba bu cenaze hepimizin evinden çıktı. Hep Andrey'i çocuklarını ihmal ettim, diye üzüldün ama biz hepimiz seninleydik. Bizi ihmal etmedin. Korkularla dolu bu işi korkusuzca yaptın. Bugün bir kalem daha sustu. En çok da kalemin susması korkutur. Kalem sustu mu cehalet konuşur. Huzur içinde uyu, ışıklar içinde...
Son Röportajından:
Büyük usta...Andree’ye, çocuklara hiç zaman ayıramadım. Her şeyimiz yarımdı. Özel yemekleri, evlilik günlerimizi, yaş günlerini hep kaçırdım. Geceleri kabusla geçti. Mahkeme koridorlarından usandım. Evimizi kurşunladılar. Yazarların arabalarına bomba koydukları günlerde önce ben gidip motoru çalıştırıyordum, Andree kucağında Pako ile sonra geliyordu. Ama hiçbir zaman bugünkü kadar acı çekmedik. Hiçbir zaman bu günler kadar saldırı altında değildik. Türkiye hiçbir zaman, kin ve nefret içinde, demokrasiden bu kadar uzaklaşmadı. Hiç olmazsa sığınacağımız mahkemeler vardı, artık yok. Sadece okurlarımız var, yürekli, cumhuriyet sevdalısı okurlarımız. Onlar sayesinde kasabanın ışıkları yanacak.”
Cumhuriyet sevdalıları seni unutmayacak. Huzur içinde uyu..