Güney Haberci - Antalya'nın Bir Numaralı Haber Portalı

ÜLKENİN KALBİ ÇİFTÇİ!

RÖPORTAJ

Korona virüs dolayısıyla Dünya da ve ülkemizde gıda kıtlığının önüne geçilmesi açısından, tarım ön plana çıktı. Daha düne kadar tarımın geleceği konuşulurken, güncel yaşanan olaylardan sonra tam bir ‘u’ dönüşü yapılarak, gelecek tarımda denilmeye başlandı. Üretimin, ürünün ve üreticinin kıymeti ve değeri bu virüsün dünyayı etkisi altına almasıyla birlikte gün yüzüne çıktı.

Bu hafta tarım da yaşananları derleyip toparlamak adına tarımın birebir içinde olan kurum ve kişilerle bu konuyu tartıştık. Bunlardan biri her gün tonlarca ürüne ev sahipliği yaparak tarım üreticisinin ürününün satılması anlamında aracılık eden Antalya Hal Komisyoncuları Dernek Başkanı Hasan Ali Yılmaz. Bir diğeri ise saygın bir Tarım Üreticisi. Aynı zamanda sektörün en iyilerinden Nevzat Akçan.

Onlara sorular yönelttik. Aynı ortak noktada buluşan cevaplar aldık. Gelecek tarım da konusunu işlerken bir taraftan da son günler de açıklanan ‘dijital tarım pazarı’ konusuna değindik. Verdikleri yanıtlarla ülkemizin bu sıkıntılı durumunda çiftçinin kıymetini bir kez daha ortaya çıkarıyor. Bu da gösteriyor ki bütün ticaret dursa da belki o kadar sıkıntı olmaz, ama ya tarım bittiğinde.

Toptancı Hal Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Hasan Ali Yılmaz

Dünyada ve ülkemiz de yaşanan virüs dolayısıyla tarım ve üretim büyük değer kazandı. Gıda kıtlığı endişelendiriyor. Üreticinin ve tarımın kıymeti bir kere daha görüldü. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz. Üreticinin şu anki durumu nedir?

Bizde sebze ve meyve sıkıntısı olmayacağını biliyorduk. Üreticilerimizin şöyle bir sıkıntısı var. Geçen sene ile baktığımızda bu sene arasında domates fiyatı özellikle 1 TL’nin altında. Şu ana kadar ki fiyatlar iyi kötü üreticiyi kurtarabilir. Ama para kazandırmaz bu fiyatlar. Mayıs-Haziran aylarında fiyatlar daha da düşecek. Yıllardır bu böyle. İhracat patlaması olmazsa dışarda sebze meyve bulamadık, virüsten dolayı yurtdışı da ki işçiler de problem olur yurtdışından aşırı bir talep gelirse, belki fiyatlar kendini koruyabilir. Çiftçiye de bu destek gerekiyor. Fiyatlar bu aylarda düşüyor, bu güne mahsus bir durum değil yıllardır böyle bu. Çiftçimiz bu sene para kazanamayacak. Tüketiciler sadece yeme içmeye harcama yapıyorlar. İnsanlar da alım gücü düştü. Şu an sadece gıda sektörü ayakta. O sektör de bizim sektörümüz. Para sadece gıda sektöründe dönüyor.

Ülkenin kalbi çiftçi

 Ülkemizin bu sıkıntılı durumunda çiftçinin kıymeti burada ortaya çıkıyor. Bütün ticaret dursa da belki o kadar sıkıntı olmuyor ama tarım durduğunda hayat biter. İnsanlar aç kalır. Biz çiftçimize bakmak zorundayız. Çiftçimiz olmazsa olmazımız. En kıymetlimiz çiftçi ülkenin kalbi çiftçimiz.

Üreticinin talep ettiği bir destek var mı? Üretici ne istiyor?

Üreticimizin gideri belli. Bu giderler ve toplanan fiyatlarda belli. Zaman zaman fiyatlar yükseliyor. Bu doğadan ve ihracattan kaynaklanıyor. Bir gün yüksek oluyor, bir gün düşük oluyor. Fiyatlar yüksek olduğunda kimsenin yüksek dememesi lazım. Eleştirilmemesi lazım. Çünkü o sebzenin fiyatının yüksek olması sebzenin azaldığı dönem var çoğaldığı dönem var. Yüksek olduğu dönemde yüksek fiyata satacak ki çiftçi, Mayıs- Haziran Aylarında da düşük fiyattan satınca dengelesin. Yükseldiğinde müdahale etmek yanlış olur.

Yüksek olmasının sebebi soba yakıyor, odun yakıyor, maliyetleri karşılayacak ki para kazanılabilsin. Uzaktan eleştirilmemesi lazım. Bizlerin hal komisyoncularının günah keçisi yapılmaması lazım.

Biz çiftçilerin temsilcileriyiz

Biz aynı gemideyiz. Çiftçi biterse bizde biteriz. Çiftçilerimizin sorunlarını çok iyi biliyoruz. Üreticiler ürettiği ürünün karşılığını alsın ona yetiyor zaten. Gerçekten bizim çiftçimiz kadar özverili başka meslek grubu bilmiyorum. Düşünün bu insanlar gece kalkıyor, sabaha kadar soba yakıyor. Çiftçi o zorluklarla ürünü yetiştiriyor. Karşılığını alamıyor. Çiftçi emeğini alabilmeli. Kimsenin fiyatlara müdahil olmasını istemiyoruz. Her şey akışına bırakılmalı. Bu durum da çiftçilere destek yapmadan çiftçi hayatını rahat sürdürebilecek. Çünkü ürünü düşük fiyatla gittiğinde, maliyetini karşılayamadığında çiftçinin ürününün fiyatını yükseltecek bir mekanizma yok. Ürün öyle çok geliyor ki bu sefer değerinin altında satmak zorunda kalıyor. Avrupa’da yaptıkları gibi bizim çiftçimiz, ürettiği ürünü, fiyatı düşük diye gidip çöpe atmıyor. Bizim çiftçimiz gider hayır kurumlarına dağıtır yada mahallelerde dağıtır.

Dijital tarım Pazarı konusunda ne düşünüyorsunuz?

Hale gelip bizimle bir ay, bir hafta beraber çalışsınlar bunu yaşasınlar isterim. Şöyle söyleyeyim, 3 TL ye satmış olduğumuz sebzede, komisyoncular olarak 24 kuruş komisyon kesiyoruz. Siz 3 TL’lik bir satışta 24 kuruş kazanan bir işletme nerede görebilirsiniz. Hangi ticarette görülmüş bu durum. Bu bizim hakkımız değil mi? Bunu çiftçi de pazarlasa, bunu kim pazarlarsa pazarlasın, bizim şu maliyetin altında maliyetle satamaz.

Hallerin ortadan kalkması durumunda bu borsa nerede kurulacak. Fiyatlar nasıl belirlenecek. En düzgün sistem hallerde düzenleniyor. Komisyoncu 1 TL ye alıp 3 TL ye satmıyor. Kayıtlarımız ortada. Çiftçimizin hakkını korumaya çalışıyoruz. Devletin bize sahip çıkmasını istiyoruz. Tekelleşme de büyük sıkıntılar yaşanır. Türkiye’nin her yerinde haller var. Haller yaşamalı ki tarım sektörü yaşasın. Değilse tarım sektörü her türlü spekülasyona açık olur.

Biz hem çiftçinin garantörüyüz hemde sebze piyasasının doğru oluşmasını sağlayan kurumlarız. Burada büyük bir kitleye hitap ediyoruz. Komisyoncu mal alıp satamaz. Böyle bir durum yok. Hakkımızda yanlış kanılar var bunların ortadan kalkmasını istiyoruz.

Devletimize saygımız büyük, Cumhurbaşkanımızın bu sisteme müdahale etmesini bekliyoruz. Cumhurbaşkanımızın bu duruma izin vereceğini düşünmüyoruz.

Nevzat Akçan Komisyoncu/ Üretici/ İYİ Parti Aksu Belediye Meclis Üyesi

Bu yaşanan virüsle birlikte tarımın kıymeti bir kez daha ön plana çıktı. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?

Üreticinin ve tarımın değeri bir kez daha anlaşıldı. Geç kalınmış bir değerdi. Korona virüs de gösterdi ki siyasetçileriyle kavgamız buydu bizim. Üretim odaklı siyaset yapalım, üretimi baltalanmalıyım, ülkenin lokomotifi tarımdır diyorduk. Dünyada yedi ülkeden biri bizim ülkemiz diyorduk, ilkokul sıralarında bunları öğrendik. Tarımdan kaça kaça bu duruma geldik. Dönüp geldiğimiz konu yine tarım oldu, bu aşikâr. Üretimin ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Tarım, gıda dünyada gıda savaşları yaşanırken bunun kıymetini bilmedik, insanları toprağından, serasından, tarlasından uzaklaştırdık. Görüldü ki ne kadar önemli. Gıda mecburen tüketilecek. İnsanlar, işinden virüs dolayısıyla uzaklaştırılabiliyor geçici olarak ama tarımdan geçici bile olsa uzaklaştıramıyoruz.

Bu saatten sonra inşallah ülkeyi yönetenler aklını başına alır, bu üretimin ne kadar kıymetli olduğunu ülkenin tarımın stratejik öneminin ne kadar önemli olduğunu inşallah görmüşlerdir, buna üreticiler olarak, ülke olarak, Tarım Bakanlığı olarak top yekûn değer vermemiz gerekiyor. Üretim odaklı siyaset yapmalıyız. Üreticilerin siyasi görüşü, hatta inancı ne olursa olsun destek vermek lazım.

 Üretici maliyetinin karşılığını alıyor mu, Üretici ne tür destekler istiyor?

Sebze pahalı olduğu zaman bu kadar pahalı olur mu? Diye herkes eleştirirken, 50 kuruşa düştüğü zaman, kimse üreticinin halini görmüyor. Para kazanamadığı zaman, üretimden kaçıyor üretici. Bu sefer üretici ekmiyor, haliyle az olunca fiyatlar artıyor. Bunu yetkililerle çözmemiz gerekir. Ne pahalıya nede 50 kuruşa satsın üretici ürününü denge bulunsun. Tarım bakanlığı Antalya’da kaç dönüm sera var, ne ekiliyor bunun bilançosunu çıkarması gerekiyor, bu seralarımıza ne ekildi, yıllık kaç ton hangi sebzeye ihtiyaç var. Bunların istatistiki bilgilerini çıkarmalı. İhracat ayağı var bu işin, bunun da istatistiğini çıkarması gerekiyor.

Topu taca atıyorlar

Pahalıyken fiyatları eleştiriyoruz, para etmeyince üreticinin yanında yok kimse. Topu taca atmayalım. Tarım Bakanlığı iyi yönetilsin istiyoruz. Avrupa, tarımı devlet politikası haline getirmiş, göz bebeği yapmış. Bizde çiftçi kendi başına, komisyoncu kendi başına, ihracatçı kendi başına bir şeyler yapmaya çalışıyor. Özel sektör sayesinde tarım ayakta kalıyor. Kesinlikle bu virüs olayından sonra tarım bakanlığı bunu irdelemesi lazım.

2000 yılından önce girdi maliyetleri çok düşüktü, üreticinin batma şansı yoktu. Şimdi öyle değil. Dekar başına 20 bin maliyetimiz var. 10 dönüm serası olan birinin 200 bin lira üretim maliyeti çıkıyor, bu parayı kazanamazsa üretici batıyor. Eskiden 20 -30 bindi. Üretim girdileri düşüktü. Üretime destek vermemiz lazım. Her şeyimiz ithal bizim. Ne yapıp edip, ihracata Ve pazara destek vermeliyiz. Üreticinin istediği bu. Destek ve teşvik istemiyor üretici, ürünü satılsın istiyor. Ülkeye döviz girsin. Kendi ham maddemizi kendimiz üretelim. Kendi gübre ve tohumumuzu kendimiz üretelim. Maliyetlerin düşmesi lazım.

Kadın ve gençlerin tarıma teşvik edilmesi konusunda ne yapılmalı?

Tarımda çalışmak ayıp değil, üretmek ayıp değil. Üretimin büyük yükünü onlar çekiyor. Kadın üreticimize değer vermemiz gerekiyor. Avrupa’da üniversite mezunu genç kızlar serada çalışıyor. Bizde mümkün değil girmezler seraya. Orada Atatürk’ün dediği gibi bakılıyor,’ köylü milletin efendisidir’ dediği gibi bakılıyor.

İlk defa çiftçiliğimde gurur duyuyorum

Sokağa çıkamıyor insanlar. Çiftçi belgemle üretiyorum ve ben çıkıyorum. Ben değerliyim, ben üretemezsem dünya aç kalır. 100 yıl sonra olsa bile Atatürk’ün sözü haklı çıktı. Doğrunun yolu birdir.

Dijital tarım Pazarı ile ilgili ne söylemek istersiniz?

Bunlar hayal dünyasında geziyor. Alt yapısı yok. Domatesi 5 TL ye alamıyor vatandaş. Dijital pazarda bedava mı olacak. Daha da yükselecek maliyetler. Nasıl tüketecek tüketici bunu. Türkiye’de kaç kişi uygular bunu. Kötü yönettiğimiz tarımı bunlarla topu taca atıyoruz. Ben üreticiyim. Bu işin pazarlama, satış, paketleme her ayağında varım. 2012 de çıkan kanunla ürünü mü istediğim yerde satabilirim. Öyle bir kazanç olsa, gider orada satarım, öyle bir Pazar yok. Olmaz yürümez bu sistem.

Cumhurbaşkanımız, evinizin önünde bir metre kare yeriniz olsa bile ekin diyor, ilk defa Cumhurbaşkanıma katılıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu işin önemini bildiği için teşvik ediyor insanları. Toprağımıza sarılmadan, kırılmadan üretmeye inadına devam edeceğiz. Ülkemizde toprak, hava, su, güneş her şey var çok şükür ısrarla üretmeye devam diyorum.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.