Dün akşam Aksu adeta alevlere teslim oldu. Aynı anda tam sekiz farklı noktada yangın çıktı. Bu sadece bir doğal afet ya da ihmal zinciri değil; bu artık görmezden gelinemeyecek kadar ciddi bir sorun hâline geldi. Konak Mahallesi’nden başlayan yangınlar, Kundu, Macunlei(İtfaiye arkası), Çalkaya Kötekli Tepesi, Solak, Boztepe ve Kurşunlu mahallelerine kadar yayıldı. Ortak nokta mı? Tümü sazlık ve makilik alanlar… Yani yangına açık, kuru, savunmasız bölgeler. İtfaiye, belediye arazözleri, emniyet güçleri ve vatandaşlar el ele verip gece boyunca mücadele etti. Allah’tan bir can kaybı yaşanmadı. Ancak bu yangınlar sadece doğayı değil, vicdanlarımızı da yakıyor.
Yangınlar tesadüf mü? Yoksa göz göre göre mi geliyor?
Son iki yılda Aksu’da ve çevre mahallelerde artan bu tür yangınların tesadüf olduğunu söylemek artık mümkün değil. Özellikle bazı bölgeler var ki neredeyse aynı yerlerde birkaç kez yangın çıkıyor. En bariz örneklerden biri dün yeniden alevlere teslim olan Macun Mahallesi, itfaiye arkasında yer alan Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ait lojmanların bulunduğu geniş bahçe.
Bu bölge hakkında kundaklama iddiaları yeni değil. Bundan iki ay önce çıkan küçük çaplı bir yangında bir itfaiye eri açıkça kundaklama ihtimali olduğunu ifade etmişti. Bu iddiaları o zaman da köşemde gündeme getirmiştim. Şimdi ise aynı bölgede bir gecede üç farklı noktada yangın çıkıyor.
Tesadüf mü bu?
Aynı günün öğle saatlerinde başlayan kuvvetli poyraz ile birlikte, farklı mahallelerde eş zamanlı olarak başlayan yangınların tamamen doğal nedenlere bağlanması, kamuoyunun aklıyla dalga geçmektir. Gerçekçi olalım: Rüzgârın arttığı her gün yangın çıkıyorsa, bunun ardında başka nedenler aranmalıdır.
Daha ne bekleniyor?
Sadece Aksu değil, tüm Antalya yangın tehdidiyle karşı karşıya. Ama Aksu özelinde, bu kadar sık ve aynı bölgelerde çıkan yangınlar artık bir güvenlik ve istihbarat meselesine dönüşmüş durumda. Bunun adı "doğal yangın" değil, potansiyel bir organize kundaklama girişimidir. Bu noktada görev, sadece itfaiye ve belediye ekiplerine değil, emniyet güçlerine ve savcılığa düşmektedir. Hangi alanlar sistematik olarak yanıyor? Bu alanlarda kimin çıkarı olabilir? Yakın zamanda bu bölgelerle ilgili imar ya da yatırım planı var mı? Bu sorular ivedilikle araştırılmalıdır.
Aksi takdirde bu yangınlar sadece ormanlarımızı değil, kamu vicdanını da küle çevirmeye devam edecek.
Sonuç: Bugün değilse de zaman?
Artık yetkililerin 'geçmiş olsun' demekle yetinmemesi, 'neden' ve 'nasıl' sorularını sorması gereken bir dönemdeyiz. Bu yangınlar bu şekilde sürüp giderse, yarın çok daha büyük felaketlerle karşı karşıya kalabiliriz. Maddi zarar telafi edilebilir ama doğanın yok oluşu, insan hayatı, güvenlik endişeleri geri döndürülemez.
Aksu yanıyor!
Artık birileri gerçekten olaya el atmalı.