Bu yazıyı yazmaya karar vermek, bu acı gerçeği satırlara dökmek o kadar zor, o kadar can yakıcı ki... Ama sussam olmuyor, söylesem duyan olamayacağını bilsem de yazmak zorundayım.
Şimdi sizlerden Türkiye Fay Hattı haritasını açmanızı rica ediyorum. Orada açıkça son yaşanan depremin en yüksek riskli fay hattının üzerinde olduğunu göreceksiniz. Ülkemiz çok riskli fay hattının üzerinde. Bu da depremlerin sürekli olacağını açık ve net olarak gösteriyor ve ne yazık ki geride çok büyük acılar bırakarak bu depremleri yaşıyoruz, yaşayacağız.
Depremlerden sonra yaraların sarılması için milletimiz tek vücut oluyor. Elinden geleni yapmak için insanüstü çaba harcanıyor. Bu elbette takdire şayan.
Ancak şu gerçeği bir türlü anlayıp hayata geçiremiyoruz. "Deprem öldürmez, yıkılan binalar öldürür." Belki de bunu anlayıp gereğini yapmak birilerinin işine gelmiyor. Zira daha çok para kazanmaları lazım! Demirden çalacaklar, çimentodan çalacaklar, daha çok kazanacaklar. Yemek nasip olmasın!
Bir de acil ihtiyaç ürünlerini satan bir kısım terbiyesizin ise fiyatları arttırdığını üzülerek duyuyoruz.
Behey ahlaksızlar, behey terbiyesizler! Üç kuruş fazla kazanacaksınız diye böyle bir ahlaksızlığı nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? Zehir zıkkım olsun!
Böyle bir zamanda bu satırları yazmayı boşverin, düşünmek bile o kadar acı ki.
Bu arada bizler yetkililerin açıklamalarını pür dikkat dinliyoruz. "Şu kadar can kaybı, bu kadar yaralı, yıkılan bina sayısı... " Sanırsınız yaşanan acı sayılardan ibaret. Oysa her seferinde artarak enkaz altında kalan, ne acıdır ki, insanlığımız ve ahlakımızdır.
Böyle felaketlerin ardından hepimiz "Allah beterinden korusun, Allah bir daha göstermesin!" gibi gayet insani dileklerde bulunuruz. Ben bu dileklerime şunu da eklemek istiyorum. "Allah enkaz altından insanlığı, ahlakı kurtarmamıza yardım etsin." Zira onları kurtarmadan enkazları bitiremeyiz.
AHLAK, YİNE ENKAZ ALTINDA!
Paylaş