Hava soğuk, buz, ayaz…

Gündüz nefes alırken bile iliklerimize kadar işliyor.

Birde bunun gecesi var. Bu geceler şu an Aksu’da geçmek bilmiyor. Her seranın başında birkaç nöbetçi, ürününü donma tehlikesine karşı korumakta. Aksulu çiftçilerimiz yakıtlarla seralarını ısıtmaya çalışıyorlar.

Bu ürünleri satın alırken ve tüketirken birkaç defa düşünmeliyiz bence. Bu dönem aldığımız meyve ve sebzeye ayrı bir itina göstermeliyiz, buzdolabında bozulup çöpün yolunu tutmadan tüketebilmeliyiz.

Çiftçi kardeşlerime sabır, güç ve bol kazanç diliyorum. Umarım bu kadar çabanın sonunu fazlasıyla alabilirler.

Kadın, erkek, çocuk ve yaşlı demeden çaba gösterdikleri göz önünde bir durum. Onlar için zor bir dönem olmalı. Sabah yok, akşam yok zamanlar endişeli geçmekte.

Bütün çaba, sessizce bu soğuğun gitmesini beklemek.

Soğuk, bir şekilde geldiği gibi gider, yeter ki yetilerimizi üşütmeyelim.

İnsanlığımızı, var olma duygumuzu.

Dostluklarımızı üşütmeyelim. Birbirimize olan saygımızı ve sevgimizi.

Yersiz alınganlıklarımız, her şeyi bir kalemde silip atmalarımız, bunları ısıtmaya çalışalım ne dersiniz?

Çabalarımızı, emeklerimizi, üşütmeyelim.

İnsan olarak bize değer veren, zaman ayıran, dinleyenlere minnet duyalım, buz kesecek davranışlar içinde bulunmayalım ne dersiniz?

Ürünlerimiz için sağladığımız sıcaklığı, yaşamımızın her evresine de sağlarsak sanırım ‘yaşam, tadından yenmez’ sizce de öyle değil mi?

Bu soğuk havalarda her zaman sizinle paylaşacak bir bardak çayımız olduğunu bilin, bir fincan kahve içer dostluğumuzu kırk yıl teminat altına da alabiliriz bunu da bilin.

Yalnız bırakmıyorsunuz, destek oluyorsunuz biliyoruz, teşekkür ediyoruz.

Gazetemizin her sayfası sizin. Önceliğimiz, sonunculuğumuz yok, bunu böyle bilin.

Ne görmek, ne okumak istiyorsanız, düşüncelerinize sonuna kadar kapımız açık.

Siz gelin efendim, yeter ki kırılmayın.

Saygılarımla,



Haftanın Sözü

İnsanlar seninle konuşmayı bıraktığında, arkandan konuşmaya başlarlar.
Pablo Neruda





Kısa... kısa...
Mevlana Hz. bir gün babasından yadigâr el yazması kitapları okurken, Şems çıkagelir.

-‘Ya Mevlana ne okuyorsun öyle’ der.

Mevlana Şemse bakarak ‘-Sen anlamazsın’ der.

Bunun üzerine Şems el yazması kitapları alır ve sebile atar.

Mevlana Hz. kendini kaybetmek üzeredir. Çünkü el yazması kitabın mürekkebi suda hemen dağılacaktır.

Şems kitapları sudan çıkartarak Mevlana’ya verir.

Mevlana kitabın içini açtığında kupkuru olduğunu görür ve Şemse sorar. –‘Bunu nasıl yaptın.’

Şems: Sen anlamazsın diyerek yanıt verir.

Ve Mevlana Hz. bu adama daha çok kendini yakın hisseder.
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ELİ NASIRLI KÖYLÜ 2015-01-12 22:11:04

güzel insan kalemine sağlık yüreğine sağlık dilek ve temenlilerin yakın çevrenden başlayarak aksuya yayılmasını dilerim.