Bu haftaki yazım özel bir araştırma yazısıdır. Röportaj niteliğinde, çağımızın 7’den 70’e değil, nerdeyse 1’den 70 ‘e kadar indirgenmiş durumda olan bir hastalık. Bu hastalığa bende dahil yakalanmayan olduğunu zannetmiyorum. İşte yazımın her kelimesini okumaktan ziyade, aklınıza kazımanızı öneririm. Çünkü bu hastalığa son zamanlarda bir çok kurban verdik ve vermeye devam ediyoruz.

*Nomofobi nedir? Nomofobiye yakalandığımızı nasıl anlarız?

Teknoloji insanların, günlük yaşantılarının bir parçası oldu. Nasıl elbise bir ihtiyaçsa artık cep telefonda bir ihtiyaçtır. Böyle bir ortamda teknoloji yaygın kullanılıyor. Yaygın kullanılan bir şeyin, kötüye kullanımı da vardır. Bazıları aşırı, bazıları zararlı ve tehlikeli kullanır. Dijital dünyayla dengeli temas kurulduğunda hayat kolaylaşır. Çünkü ne ararsak arama motorlarına yazdığımızda karşımıza gelmektedir. Bu bilgiler amacına yönelik kullanıyorsa, hızlı yol alırsın. Nomofobisi olan kişilerin telefonda ya da internette bağlı kalamama  korkusu vardır. Bağlantısız kaldığında kendini kötü hisseder. Nomofobisi olan kişi interneti yaşamının bir parçası haline getirdiği için internetten kopma korkusu yaşar. İnternetin olmamasına tahammül edemezler ve hemen sinirlenirler. Mesela gittiği yerde internet yoksa bu yüzden tartışma yaşar ve bir daha gitmek istemez. Kişi internetsiz bir yerde oturamıyorsa ve burada kendini kötü hissediyorsa, nomofobi başlamış demektir.

*Bu hastalığın belirtileri nelerdir?

Yaygın kullanımda bağımlı oluyor muyuz, olmuyor muyuz diye anne ve baba, çocuğunu gözlemleyebilir, bireyler kendilerini gözlemleyebilir. Bunların bazı belirtileri vardır. Aşırı zihinsel bir uğraş varsa, bağımlılık başlamış demektir. Mesela devamlı telefon var mı düşüncesi aşırı zihinsel uğraşın bir belirtisidir. Bugün telefonu 2 saat kullanacağım deyip 3-4 kullanıyorsan ve giderek kullanma süresini artırıyorsan, bu da bir belirtidir. Bir diğer belirti ise yoksunluktur. Kişi mahrum olduğu zaman krize girer, kavga eder ve kaçınma davranışı dediğimiz yani onun olmadığı yerlere gitmezse, yine bağımlılık başlamış demektir. İnsanlar, cep telefonunun bir amaç mı yoksa araç mı olduğunu belirlemeleri gerekir. Cep telefonu nesnedir. İnsan bunu özne hâline getiriyor ve kendini ona göre planlıyorsa, tedavi olması gerekir.

*Bebekliğinden başlayarak ellerine verdiğimiz telefon, tablet gibi teknolojik aletler nomofobi’nin ayak sesleri mi? Peki Anne – Babalar bu konuyla ilgili neler yapmalıdır?

Anne – Babalar çocuklarına yemek yedirmek, oyalamak, ağlamasını susturmak için ellerine hemen cep telefonu verme yoluna gidiyorlar. Artık yeni çağın pahalı oyuncağı ,cep telefonu ve tabletler oldu. Ebeveynler 0-6 yaş öncesi çocukla, ergen bireyleri aynı kefeye koymamalıdır.

Bu yaş grubu çocuklar ,neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemeyecek yaştadır. İnternette videoda gördükleri bir olayı doğru algılar ve Allah muhafaza ,kendine ve yakınında başka çocuklar varsa çok büyük zararlar verebilir. Onun için bu yaş grubuna kendi kontrolleri dışında cep telefonu vermek sakıncalıdır. İlköğretim çağındaki çocuk bireyler içinse; çocuk okuldan geldikten sonra 2 saat serbest zamanı olmalıdır, bu zamanda çocuk oyun oynamalı ve isterse ebeveyn kontrollü ilgisini çeken videoları izleyebilir. 2 saatten sonra da derslerine çalışmalıdır. Bunları yaparken çocuklarla sözleşme yapılmalıdır. Her iki tarafta sözleşmeye uymalıdır. Anne- Babaların çocuklara karşı davranışları tutarlı olmalıdır. Ayrıca Anne – Baba saati olmalı, beraber oyunların oynandığı ve paylaşımların yapıldığı saatler gibi. Çocuklarımıza sanki karşımızda bir yetişkinle konuşuyormuşuz edasıyla ciddi bir şekilde konuşmalıyız.

*Dijital bağımlılık yani nomofobi’nin intihar vakaları ile bir ilişkisi var mı dır? Engellemek için neler yapmalıyız?

Kişilerde intihar eylemlerinin artması sadece nomofobiyle değil, nomofobiye eşlik eden depresyonla ilgilidir. Depresyon, kişinin yaşam enerjisini azaltır. Birey, hayattan zevk almak ve yaşamak istemez. Nomofobi kişi teknolojiyi varoluş sebebi olarak görüyorsa, bunları kaybettiğinde bir tarafı eksik gibi bir etki oluşturur. Bu eksikliğin etkileriyle depresyona girebiliyor ve bu durumlarda, intiharları tetikleyebilir. Teknolojiye ulaşamayacağım korkusundan dolayı intihar etmezler yalnız, internetteki uygulama , bağımlılık yapan tehlikeli oyunlar intihara giden yol olabilir. Bu durumları engellemek için çocuklarımızla mümkün olduğunca vakit geçirmeliyiz. Yetişkin bireyler ise birbirleriyle ilgili olmalı, sohbet etmeli, farklı uğraşı ve hobi geliştirmelidir. Hem çocuklara ,hem de aile içi eşler birbirlerine, değer verdiği duygusunu iliklerine kadar hissederse başka mecralardan ilgi beklemez. Bu şekilde bir çok felaketin önüne geçmiş oluruz.

*SONUÇ OLARAK OKUYUCULARIMA TAVSİYEM EĞER BU YAZIDA BELİRTİLEN ÖZELLİKLER SİZ VE ÇOCUĞUNUZ DA VAR İSE , LÜTFEN BAŞKALARININ NE DEDİĞİNİ UMURSAMAYIN VE BİR UZMANDAN YARDIM ALIN. BU KONUYLA İLGİLİ PSİYATRİST’LER SİZE YOL GÖSTERECEKLERDİR.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.