28 Şubat 1997'de gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı ile post modern darbe olarak anılan sürecin başladığını belirten Sümer, " Türkiye siyaset tarihimizde demokrasimize ve insan haklarına vurulan kelepçelerden biriside hiç şüphesiz 28 Şubat post modern darbe girişimidir. Bugün 28 Şubat dediğimizde herkesin aklına milli iradeye yönelik kirli oyunlarla tehditlerle gerçekleşen darbe girişimi aklına gelmektedir. Post modern darbe girişimiyle sadece siyaset ve milli irade hedef alınmamış vatandaşımız, memurlarımız, iş dünyası ve öğrencilerimiz de türlü zulümlere maruz kalmıştır. Milletimizin iradesine yönelik bu düşmanca tutum o dönem hak, hukuk ve adalet gibi kavramların ayaklar altına alınmasına sebep olmuştur” dedi
28 Şubat sürecinde yaşanan olayları da hatırlatan Sümer “ Sırf oruç tuttuğu için, namaz kıldığı için görevinden atılan savcılarımız, hâkimlerimiz ve askerlerimiz oldu. Annesi başörtülü olan askerlerimiz okullara alınmaz, asker evladı için yemin törenine giden anne tel örgüler arkasında evladını izlerdi. Birçok başörtülü öğrencilerimiz okullardan atıldı, öğrenciler kurulan ikna odalarında başlarını açmaları için zorlandı. Gençlerin anayasal hakkı olan eğitim hakları ellerinden alındı. Ülkemizi her zaman içerden karıştıran dış güçler o dönemlerde de laik-anti laik gibi ayrıştırmacı bir söylemlerle yine kardeşi kardeşe düşürmek istediler. 28 Şubat döneminde Anadolu sermayesinin önü kesilerek “yeşil sermaye” damgası vurulmuş darbeci medya aracılığı ile bu yerli ve milli şirketlerin listesi gazetelerde yayınlanmış ve halkın bu şirketleri boykot etmesi istenmiştir. Muhafazakâr medya üzerinde ciddi baskılar yapılarak halkın haber alma özgürlüğü engellenmiştir. Gazete manşetleriyle birçok kişi yargısız infaz edilerek halkı kışkırtacak yayınlara imza atmışlardır. Yine o dönemde liderimiz Recep Tayyip Erdoğan sadece şiir okuduğu için 28 Şubat cuntacıları tarafından hapse mahkûm edilerek siyasi hayatı bitti “muhtar bile olamayacak” diye manşetler attırıldı.
Bugün bunlar o dönemi yaşamayan gençlerimiz için birer hikâye gibi gelebilir ancak bu karanlık darbe süreçleri bu ülkede maalesef yaşandı. Bugün gençlerimizin AK Parti ile Türkiye’nin kazanımlarını o zorlu günlerle kıyaslayarak değerlendirmeli eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki uçurum farkı görmelidir.” şeklinde konuştu.
