Ben bir anayım Anadolu'da
Ben bir bacıyım
Yaralı bir yüreğim, paramparçayım
Kah zincire vurulmuş köle, kah baştacıyım
Kah gözyaşı, kah acıyım
Ağıtlar dudağımda kanar, ırmaklar çığlığımda
Taş olsam dayanırdım, toprak olsam dayanır
ama ben bir anayım
Dağlarımca oğullarım, dallarımca kızlarım var
Duyun beni ey tanıyın beni
Ben Zaza güzeli, ben Kürt kızıyım
Ben Yörük esmeri, ben Laz gelini
Her zulme boyun eğmiş, her acıya razıyım
Balkondan atılan, kezzapla yakılan ve daha birçok eziyetle karşılaşan kadınların bazılarının fiziksel şiddetin etkilerini uzun süreden beri taşıdığı görülürken, aile içi şiddetin psikolojik sonuçlarının çok daha fazla hissedildiği ortaya çıktı.
Görüşmede huzursuz ve çekingen olan kadınların bir çoğunun, fiziksel şiddetten çok küfür ve hakaretleri rahatsız edici bulması dikkat çeken bulgular arasında yer alıyor. Kadınların çoğu fiziksel şiddete zamanla alıştıklarını ancak sözel şiddeti hazmedemediklerini ifade ederken, ''O kadar dövüyordu, ama bir de küfretmiyor muydu, bunu kaldıramıyorduk'' tarzındaki ifadelerin hemen hemen tüm kadınlar tarafından kullanıldığı görüldü.
Araştırmanın makalesinde, bu durumun kadınların beyinlerindeki duygusal lobun daha fazla çalışmasına bağlanıyor.
Sosyal açıdan da kadınların topluma ve çevrelerine karsı güvenini kaybetmiş oldukları, bazı durumlarda eşlerinden dolayı tüm erkeklere karşı ön yargılı hatta düşmanca tavırlar sergiledikleri gözlemlendi.
ŞİDDET GÖREN KADIN İMTİHAN EDİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR
Araştırmada, ayrıca kadınların manevi yönleri ile ilgili de dikkat çekici bulgulara rastlandı. Görüşme yapılan kadınlardan bazılarının gördüğü şiddetle Allah'ın kendisini imtihan ettiğini düşündüğü de ortaya çıktı.
Kur'an-ı Kerim okuyarak rahatlamaya çalışan kadınların, bu şekilde huzur bulduğu, şiddet uygulayan kocalarının değişmesi ve kendilerine dayanma gücü verilmesi için de dua ettikleri belirlendi.
Şiddet mağdurlarından ''Hayriye'' isimli kadın, yaşadığı dayak olayının dışında bir de oğlunun ölümcül hastalığıyla ilgilenirken, ''Bunların bir sınav olduğuna inanıyorum. Bu sınavı geçeceğime de inanıyorum'' ifadelerini kullanması dikkat çekici bulundu.
Kadınların çoğu sabrederek sıkıntılı günleri aşacağına inanıyor.
''SÖZEL ŞİDDET KADININ ÖZGÜVENİNİ YOK ETMEYE YÖNELİK''
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Öznur Özdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadınlara uygulanan şiddetin aile içinde daha fazla gerçekleştiğini belirterek, aile bireylerinden özellikle eşlerden kadınları korumanın gereğinin daha yeni yeni anlaşılmaya başlandığına dikkati çekti.
Kadına yönelik şiddetin 1970'lerden önce dışarıdan uygulanan saldırılar ve tecavüz olayları olarak değerlendirildiğini, aile içinde kadınların daha mağdur olduğunun tahmin edilmediği o dönemlerde bu tür olayların kadınlar tarafından kolaylıkla dışarı sızdırılmadığını anlatan Özdoğan, ''Yapılan ilk araştırmalarda fiziksel şiddet üzerinde duruldu ama araştırmalar arttıkça anlaşıldı ki, kadınlar daha çok psikolojik şiddette maruz kalıyorlardı'' dedi.
Özdoğan, kadınlara uygulanan psikolojik istismar veya duygusal şiddetin, bağırmak, hakaret etmek, küfretmek, tehdit etmek, korkutmak, aşağılamak, alay etmek, karar vermesine izin vermemek, başka kadınlarla erkeklerle kıyaslamak, inançlarını-kökenini-işini-maaşını küçümsemek gibi duygusal veya sözel baskı veya hırpalama şeklinde görüldüğünü ifade etti.
Sözel şiddet kadının öz güvenini yok etmeye yönelik etkili bir saldırı yöntemi olduğunu dile getiren Özdoğan, ''Sürekli aşağılanmak, alay edilmek sonucu kadının kendi özüne saygısı azalmaktadır. Bizim kültürümüzde bir deyim vardır, 'birine kırk defa deli dersen deli olur' diye. Sürekli duygusal şiddete maruz kalan kadın da zamanla kendini değersiz hissetmekte ve şiddeti 'hak ettiğini' düşünmeye başlamaktadır'' şeklinde konuştu.
*İyi eğitim aldıkları halde kadınlara şiddet uygulamaktan çekinmeyen
erkeklerin egosunun çok kabarık olduğunu belirten Prof. Tarhan, 'Bu kişiler
aynı zamanda narsisttir. Narsistlerin de eleştiriye tahammülü yoktur. Hemen
öfkeye kapılıp karşılarındakine şiddet uygularlar. İyi üniversiteleri okuyup
çok para kazanan kişi olmakla, kişiliğini eğitip, olumlu ve olumsuz
yönlerinin farkında olan insan olmak farklıdır'
Şiddete maruz kalan kadında bedensel yakınmalar dikkat çekiyor.
Aile içinde fiziksel şiddete maruz kalan kadınlarda, organik bir nedene bağlanamayan bedensel yakınmalar dikkati çekiyor. Baş ağrısı, aşırı duyarlılık, çarpıntı, göğüs ağrısı, mide ve bağırsakla ilgili yakınmalar, uykusuzluk ve bazı bedensel hastalıkları taklit eden belirtiler bunların başında geliyor...
Şiddet mağduru kadın intihar ve alkolizme yönelebiliyor.
Şiddete uğrayan kadınlarda genellikle sessizlik, üzüntü, bazen öfke hali, tedirginlik, kabus görme, güçsüzlük, yorgunluk, ümitsizlik, kendisini değersiz bulma, suçluluk, utanç duyma gibi birtakım tepkilere rastlanıyor. Şiddet mağduru kadın, intihar girişimleri, alkolizm, vücuduna zarar veren türden davranışlara yönelebiliyor.
Şiddet ve istismar çocukları sokak yaşamına itiyor.
Sevgisiz ve baskıcı ortamlarda yetiştirilen çocuklarda sürekli kaygı, kendine ve geleceğe güvensizlik, düşük özsaygı gibi kişilik özellikleri gözleniyor. Çocukların aile içinde gördükleri şiddet, cinsel / fiziksel istismar onları sokak yaşamına itiyor...