Rivayet buya, hırsız evdeyken ev sahibi bayan gelir ve hırsızın olduğu odanın kapısını dışardan kilitler. Ardından polisi ve kocasını arar, polis gelir kapıyı açarlar ki hırsız çırılçıplak yataktadır. Ev sahibi bayan bağırır ''İşte bu adam hırsız memur bey, götürün bunu'' der. O sırada hırsız pişkin pişkin ''Ne hırsızı ben bu kadının dostuyum. Kocasına yakalanınca beni bu odaya kilitledi'' der.

Bu misal, ev sahibini bastıran yavuz hırsızlar, günümüzde de çoğunlukta.

Geçen hafta Cuma günü bir haber kanalında izlediğim haberde, yavuz hırsızın ev sahibini nasıl bastırdığına tanık oldum.

Alkollü araç kullanan bir araç sürücüsü, yol kontrolü yapan polis memurlarının dur ihtarına uymayarak, kaçar. Haliyle kovalamaca başlar, sonrası sürücü bir evin bahçesinde gizlenirken yakalanır.

Koluna kelepçe takılınca, “ Neden beni kovalıyorsunuz. Terörist miyim” şeklinde sitem etmeye başlar.

Oysaki araç sürücüsü yol kontrolü yapan polisin “DUR”  ihtarına uymayarak kaçtığından dolayı suç işlemiştir. Ayrıca alkollü araç kullanması da cabası. Araç sürücüsünün ortada iki ayrı işlediği suç varken, sitemiyle, görevlerini yapan polis memurlarını, suçlama teşebbüsüne girmiştir. Yani tipik yavuz hırsız misali. 

Kanunlara saygılı, dürüst, ahlaklı ve namuslu bir şekilde mesleğini icra eden biz gazetecilerin, bu tür mesnetsiz yakıştırmalara yüzlerce kere muhatap kalmışlığı olmuştur.

Kamu menfaati gözetilerek yapılan bir habere, çıkarları zedelenen kişiler, yasaları çiğneyerek işledikleri suçu görmezden gelir, farklı söylemler içine girer ve çamur atmaya başlarlar. Tıpkı yol kontrolü yapan polis memurunun, “DUR” ihtarına uymayan araç sürücüsünün ettiği sitem gibi.

Yasalara uymayan adrese teslim ihaleler yapılır. Yargı izlenen yolun yasal olmadığını verdiği kararla deklare eder. Gazeteci yargının verdiği kararı haber olarak kamuoyuna yansıttığı zaman,  kişisel menfaatleri zedelenen bireyler gazeteciyi hemen suçlu lanse eder.

Oysaki, ortada işlenen bir suç var. Yargının verdiği bir karar var.  Gazetecinin görevi de kamuoyunu bilgilendirmekse, eline ulaşan bilgiyi bozmadan ve anlaşılır bir şekilde iletişim araçlarında yayınlanmasını sağlaması da en doğal hakkıdır.

Şayet yayınlanan haberde art niyet, kişilerin hak ve hürriyetleriyle beraber, etik değerlere bir saldırı varsa, bu saldırıya maruz kalan bireylerde, yasalar karşısında her türlü haklarını arama zorunlulukları vardır. Bu böyle biline…

Şimdi gelelim esas mevzumuza; Sevgili başkanımız her platformda, yaptığımız haberlerden dolayı rahatsızlığını dile getiriyormuş. Gerçekleşen sohbette, konuşulan konu biz olmasak bile, lafı döndürüp dolaştırıp bize getiriyormuş.  Ne kadar dürüst olabileceğimizi sorguluyormuş.

Öncelikle şunu ifade etmek isterim Sevgili Başkan; Elhamdülillah biz abdestimizden her zaman için emin olduk. Gazeteci olmamıza rağmen, siyasi görüşümüzü hiçbir zaman için saklamadık. Açık yüreklilikle haykırdık. Yaptığımız haberlerde her zaman için açık davette bulunduk. Söyleyeceğiniz her türlü sözün noktasına virgülüne dokunmadan yayınlayacağımıza dair açık senet verdik. İstemeden olsa bile,  sizi küçük düşürücü,  insani ve etik değerlerinize saldırı olarak göreceğiniz her türlü haberimizle ilgili yargı yoluna başvurmanızın, en doğal hakkınız olduğunu ifade ettik. İnsanız, hata yapabiliriz dedik.  Yasalar karşısında boynumuzun kıldan ince olduğunu ifade ettik.

Kimseyi tehdit etmedik. Hele ki adınızı kullanarak, iş adamlarına gidip tehdit ve şantajda bulunmadık.

Peki, ne yaptık:

Dostane uyarılarda bulunduk. Yasalar karşısında her kesin eşit olduğunu ifade ettik. Hak ve hukuktan bahsettik. Yaptığınız usulsüz ihalelerle ilgili, Yüce Türk Yargısının verdiği kesin ve kati kararları haber olarak yayınladık. Partinizin meclis üyelerinin sitem ve haykırışlarına yer verdik.  Kamunun malı olan bir alanın, bireysel menfaatler doğrultusunda birilerine peşkeş çekilmesiyle ilgili bir siyasetçinin ortaya attığı iddiayı haber yaptık ve kamuoyunda büyük ses getiren bu haber, beraberinde geri adımların atılmasına neden oldu. Bazı kendini bilmezler gibi belden aşağı saldırmadık. Yine bazı kişiler gibi kimsenin yatak odasına girmedik ve yatak odasında ki görüntüleri tehdit malzemesi olarak kullanmadık. Vatandaşın sesine kulak olduk. Bazı bürokratlarınızın sizi uçurumun kenarına ittiğini dostane olarak ifade ettik.  O kadar etik davrandık ki, partinizin üst düzey yöneticilerinin sizle ilgili sarf ettikleri sitem dolu sözleri duymazdan geldik. Siz daha da zor duruma düşmeyesiniz diye…  Bir toplantıda meclis üyenizle yaşadığınız  ve sizi zora sokan tartışmayı yine duymazdan geldik.  Buna benzer çok şeyler yaptık…

Peki, siz ne yaptınız?

Öncelikle dostane eleştirileri yapan bizleri öcü olarak gördünüz. Oysaki eleştiri dostlara yapılır. Gelinen bu süreçte, eleştirilerimizin haklılık payı, yargının verdiği kararlarla tescilledi. Ama siz yargının verdiği kararları “Acelecilikle verilen karar” olarak yorumladınız. Yani burada kendinizi yargıdan üstün gördünüz. Sizin adınızı kullanarak, bir iş adamını tehdit eden çantacıyla ilgili, tehdide maruz kalan iş adamının dostane söylemini, “Korkun ne?” diyerek geçiştirmeye çalıştınız. Yani adınızın çantacı tarafından tehdit aracı olarak kullanılmasını normal karşıladınız. Adınız kullanılarak tehdide maruz kalan iş adamı adeta suçlu ilan edildi.  Ayrıca sizin yönettiğiniz kurumun arşivinden çıkartılarak çantacıya verilen o evrakların nasıl verildiğini sorgulamadınız. Bu kadar başıboşluk olur mu? Haliyle bu durumun akla bin bir çeşit soruları getirmesi de gayet normal değil mi? Sizi uçurumun kenarına iten bürokratlarınızın izlediği yolu, önünüzü açmak olarak yorumladınız. Sevgili başkan, bu yolun açık olan bir tarafı yok, adı üzerinde uçurum.

O yüzden fazla lafı uzatıp ta saygı çerçevesini yitirmek istemiyorum. Biz doğru olanı yapıyoruz. Kamu menfaatini kişilerin bireysel menfaatlerinin önünde görüyoruz. Kimsenin etik değerlerine saldırmıyoruz. Bu kadar açık ifadelerin olduğu yerde de, yanlışlarında ısrar eden bireylerde, yavuz hırsız misali dürüstlüğümüzü sorgulamasın...  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.