Seligman’a göre hayatı yaşamaya değer kılan şey endişe, stres ve olumsuzluklardan kurtulmaya çalışmak değil. Uzun dönemde gerçek mutluluğa ulaşmanın yolu, hayatınızın size zevk vermenin ötesinde bir anlamı olduğunu ve dolu dolu yaşadığınızı hissetmekten geçiyor. Bunu yapmak aslında zor değil. Yapmanız gereken bir kaç basit şeye beraber bakalım
Zihninizi kötü düşüncelerden arındırın
Gözlerinizi kapatın ve dikkatinizi nefes alıp vermeye odaklayın. Zihninize düşünceler girmeye başlarsa, onları nazikçe uzaklaştırıp dikkatinizi tekrar nefesinize verin ve bunu defalarca tekrarlayın. Burnundan derince nefes alın, sonuna kadar içinize çekin ve onu yedi saniye tutup üfleyerek bırakın ve gülümseyin. Zihninizi sakinleştirilmeye başladığınız anda, kötü düşüncelerden arınacaksınız.
Karşılık istemeden ve beklemeden bir iyilik yapın
Çoğu zaman bilerek veya farkında olmadan özellikle birileri için yaptığımız iyiliklerin karşısında beklentilerimiz olur. Egzersiz yaptığınızda beyninize endofrin salgılanması fiziksel açıdan iyi hissetmenizi sağlıyorsa, yaptığınız sevecen iyilikler de bunun duygusal karşılığını sağlar. Ödülünüz, yaptığınız iyiliği bilmenin size verdiği güzel duygulardır. İnsan, iyilik yaparak hissettiği duyguyu başka hiçbir yerde hissedemez. Bu duyguyu tanıyın ve size nasıl iyi geldiğinin farkına varın.
Değişken ruh halimize kapılmayın
İnsanların gerçek sorunları, ruh hallerinin devamlı değişmekte olduğunun farkında olmamalarından dolayı hayatlarının bir gün ve hatta bir saat içerisinde baş aşağı gitmeye başladığını düşünmeleridir. Bu nedenle sabah keyifli uyanan bir kişi eşine, işine, arabasına, yapacağı kahvaltıya sevgi dolu hisler besler. Büyük ihtimalle geleceği için iyimserdir ve geçmişi için minnettardır. Fakat akşamüstü ruh hali kötüye giderse işinden nefret ettiğini, eşinin onu sinir ettiğini, arabasının hurda olduğunu ve kahvaltı yerine uyumanın daha önemli olduğunu iddia eder. Kendini böyle hissederken, bu kişiden çocukluğunu anlatmasını istediğinizde büyük olasılıkla zorluklar içinde büyüdüğünü, hatta yaşamakta olduğu zorluklardan ebeveynlerinin sorumlu olduğunu söyler. Bunlara takılmak hiçbir zaman mutluluk getirmemiştir ve getirmeyecektir. Çünkü gerçek şu ki, hayat hiç bir zaman moralimiz bozukken göründüğü kadar kötü değildir. Moralimiz bozukken hayatınızı gözden geçirmek çok da sağlıklı değildir hatta bu bir çeşit duygusal intihardır. Moraliniz bozukken kendinizi çok da ciddiye almayın
Haftada en az bir kere kalbinizde gelenleri kâğıda aktarın
Yazmak her zaman insanların daha huzurlu ve sevecen olmalarına yardım ederek birçok hayatın değişmesine yardımcı olmuştur. Yazmak, yaşamınızın şükran duygusu ile dolmasına yardımcı olur. Hâlihazırda birine mektup yazabilirsiniz. Eğer böyle biri yoksa hayatınızda, eserlerini beğendiğiniz bir filozof ya da ünlü birine yazabilirsiniz. Yazmanın kısmen hedefi düşüncelerinizi iyiye yönlendirmektir ve göndermesiniz bile mektubu yazmanız bu amaca hizmet eder.
Kendinizi bütünüyle kabullenin
Kendinizi iyi ya da kötü yönlerinizle kabul etmenin en etkili yönü kendinize karşı daha hoşgörülü ve merhametli olmanızı sağlamasıdır. İşler yolunda gitmediği zamanlarda “her şey yolunda “ numarası yapmak yerine, dürüst olup, kendinize “ Şu an korkuyorum ama böyle hissetmem bir sorun değil “ diyebilirsiniz. Kendinizi kötü hissettiğiniz anlarda duyguları reddetmek yerine onları kabullenmek, durumu daha çabuk atlatmanıza kolaylık sağlar. Kusursuz olmayan taraflarınızı kabullendiğinizde, sihirli bir şeyler ortaya çıkmaya başlar. Olumsuz yönlerinizle beraber, yeterince değer vermemiş olduğunuz ya da farkında bile olmadığınız pozitif yanlarınızı da görmeye başlarsınız