AK Parti Aksu İlçe Teşkilatı Cumartesi günü Köseoğlu Düğün Salonu’n da görkemli ve coşkulu bir kongre gerçekleştirdi.

Yani dersine çalışılmış, her detayı düşünülmüş bir kongreydi.

Bu anlamda güven tazeleyerek tekrar İlçe Başkanı olan Durmuş Kaan Şahin’i bir kez daha kutlamak istiyorum.

Kongre ile ilgili detayları haberlerimizde yer verdik. Bu yüzden burada detaylara girmeden, konuşmacılardan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Mahir Ünal beyefendinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'metal yorgunluğu' sözlerine değinirken, sarf ettiği cümlelerdeki birkaç noktayla ilgili yorum yapmak isterim.

Sayın Ünal, “Cumhurbaşkanımız diyor ya -metal yorgunluğu- sakın ola ki metal yorgunluğunu üstünüze alınmayın. Cumhurbaşkanımızın söylediği şeyi iyi anlamak lazım, metal yorgunluğu nedir? Gönül ve nefsinize sorun, eğer ilk günkü aşkınızı, önceliklerinizi kaybettiyseniz, bu ruhla, inançla ve heyecanla hareket etmiyorsanız, öncelikleriniz değişmişse, o zaman deyin ki bir dakika bende metal yorgunluğu var. Cumhurbaşkanımızın kastettiği budur” ifadelerini kullanıyor.

Peki yorgunluğu ve kısasları kim belirleyecek?

Tabanın nezdinde bu rahatsızlıklar mevcut. Değişim beklentileri yüksek. Sayın Cumhurbaşkanı bu rahatsızlığın farkında ki, yaklaşık olarak 3- 4 aydan bu yana metal yorgunluktan bahsediyor, değişim sözcüklerini kullanıyor.

Sayın Ünal’ın ifade ettiği gibi, hiçbir teşkilat mensubu ve belediye başkanı da üstüne almıyor zaten.
Hiç kimse ben suçluyum demez. Zaten insan psikolojisi de buna izin vermez. Hatta suçlu olduğunu bilse bile, açık ve aleni bir şekilde suçluluğunu deklare etmez. Bu insanın fıtratına aykırı olan bir şey. Bundan dolayıdır ki, dünyanın her tarafında mahkemeler vardır. Kolluk görevleri, birini suçüstü yakaladığı halde, karar vermez ve zanlı olarak mahkeme heyetinin karşısına çıkartır, kararı mahkeme heyeti verir.

Hal böyleyken, tabanın rahatsızlıkları ayyuka çıkmışken, hangi belediye başkanı, teşkilat mensubu nefsine, ruhunu, vicdanına soracak, -metal yorgunuyum, yolsuzluk yaptım, milletin hakkına göz diktim- diyecek.

Böyle bir şey olmuş olsaydı, belediyelerde yolsuzluklar ayyuka çıkmaz, tabanda rahatsızlıklar iyicene gün yüzüne çıkmazdı.

Hatta İslami cenahın önde gelen isimlerinden Gazeteci Yazar Sayın Abdurrahman Dilipak,
“Daha önce de yazdım, bu iktidar belediye üzerinden geldi, belediyelerle gidebilir. Şu alçak, hain, lanet olası rüşvetçilerden yakanızı bir an önce kurtarın nasıl kurtaracaksanız. Bunlar herkesi haraca bağlıyor. İhalelere hile karıştırıyorlar, imar işlerinde bu işler çok fazla. İli, ilçesi yok. Bu işe vakfı, camiyi de karıştırıyorlar. Cami avlusunda rüşvet pazarlığı yapıyor bu ahlaksızlar. Açık söylüyorum, bunları ihbar edelim. Direnelim, teslim olmayalım. İhale şartnamesini adrese teslim hazırlıyorlar. Yine kazanacak olursanız ihaleyi iptal ediyor.. Rakamları o kadar şişiriyorlar ki, normal bir teklif zaten çok düşük diye eleniyor. Araya başka naylon şirketleri sokuyorlar. Minareyi çalan kılıfını hazırlamış. İhaleyi almak için KİK, İdare Mahkemesi, kim uğraşacak. İdareyle inatlaşmayalım diyor birileri.. İhaleyi alsan ne olacak, bu defa bir eksiklik bulup ödemeyecek. Bu işi yapanların adı, Ahmet, Mehmet, Ali, Hasan, Hüseyin! Namaz da kılıyorlar, hacca da gidiyorlar” şeklinde bir köşe yazısını ele almazdı.

O yüzden bu partinin üst kurulları var. İstihbaratı var. Gereken neyse yapılmalı. Kamuyu vicdanı da rahatlasın, tabanın beklentilerine de kulak verilsin.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.