Gün geçmiyor ki kadın cinayetlerine bir yenisi eklenmesin. Geçtiğimiz hafta Serik ilçesinde Dudu Çağın, kocası tarafından hunharca katledilerek yaşamını yitirdi. Kadının ailesi, bu cinayetin ardından şunları anlattı: ‘Kocası tarafından sık sık şiddet gördü, kıskançlıkları hiç bitmedi, her seferinde ‘bu kez’ iyi olacak denilerek hep şans tanıdık.’ Sonra uzaklaştırma cezası almış. Bütün bunlara rağmen, kızlarının düğününde bir araya gelmişler. Ertesi gün kadını kıskançlık yüzünden çeşitli yerlerinden bıçaklayarak öldürdü.

Bu tür vakaların sosyolojik ve psikolojik açıdan değerlendirmesini istiyoruz. Bu tür cinayet hikâyelerin de, kadının yaşadıklarına baktığımızda, sonunun hüsranla biteceği o kadar bariz ki. Okuduğumuz kadın cinayetleri bu ve buna benzer yaşananlardan ibaret.

Artık neresinden başlanır, nasıl bir çalışma yapılır bilmiyoruz ama kadın cinayetleri toplumun kanayan bir yarası ve bu yara daha fazla açılmadan önlemler alınmalı.

Uzaklaştırma kararları sırasında, uzaklaştırılan kişiler daha bir öfkeyle geri dönüyorlar. Bir keresinde kocası tarafından 25 yerinden bıçaklanan ve hastanede tedavi edildikten sonra taburcu edilen kadın şunu söylemişti: ‘Siz kocama uzaklaştırma verdiniz ama o yarım kalan işini gelip tamamlayacaktır.’ Bu durumlar çok korkutucu ve ürkütücü. Düşünsenize yıllardır aynı yastığa baş koyduğunuz, çocuklarınızın babası adam, gün geliyor katiliniz oluyor.

Bu cinayetler sonrası ailenin aldığı yara da o denli derin olmalı. Geride kalan çocuklar, katil bir baba. Hayatını çok feci bir şekilde kaybetmiş anne. Aile kavramı tamamen ortadan kalkıyor. Onun yerini öfke, nefret ve başka duygular alıyor.

Bu konu tabi ki kanunları düzenleyen kurumların işi, şiddet gören kadınlar ve çocuklar adına bu konuda yasal düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Geçen gün, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, bir taziye ziyaretinde şunları söyledi: “Hepimizin ortak acısı, ortak taziyemiz, ortak cenazemiz. Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet hepimiz için yaralayıcı ortak bir acıdır. Bir baba olarak, bir vatandaş ve eş olarak şunu söylemek isterim ki kadın cinayetleri bir terör eylemidir ve bu eylemlere karşı hepimiz topyekûn şekilde mücadele etmek zorundayız. Bu mücadeleyi yaparken siyasi aidiyetten, mevki, makamdan, mensubiyetten öte bir yaklaşım içinde olmamız gerekiyor. Aslolan kadının onurudur, insan onurudur, insan haysiyetidir. İnsan ve kadın onuru her şeyin üstündedir. Hiçbir şekilde hata kabul edilemeyecek bir süreçtir, hiçbir şekilde tedbirsiz, özensiz davranılacak bir konu değildir.”

Adalet Bakanımızın bu konuda ki hassasiyetini yürekten kutluyorum ve bu tür olayların yeterli yaptırımlar sonrası gün geçtikçe azalarak yok olacağına inanıyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.