Hep deriz, “ne kurum ne de kişi olarak, hiç kimseyle bir sorunumuz yoktur” diye. Bir doktorun işi nasıl hastayı muayene etmekse,  bir avukat önüne gelen bir dosyayla ilgili nasıl işlem yapıyorsa, bizlerin işi de etik ve doğru bir şekilde haber yapmaktır. Yapılan haberlerde önceliğimiz kamuoyunun menfaatini ön planda tutmaktır. Bugüne kadar yaptığımız haberlerde olduğu gibi. İftira atmadık, gerçekler ve kamunun menfaatleri bazı kişilerin karanlık hesaplarına her ne kadar engel olduysa da, doğrulardan asla taviz vermedik. Tehditler karşısında yılmadık. Ekonomik ambargolara aldırış etmedik. Çünkü rızkın Allah’tan geldiğine hep inandık. Allah’ta bir kapıyı kapattığı gibi onlarca kapıyı açtı.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, ifade edeceklerimle, Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin’i incitme ve üzme gibi bir düşüncem yok. Aksine, her ne kadar haklı eleştirilere tüm kapılarını kapatmışsa da, kendisine, taşıdığı misyon ve geçmişte paylaştığımız insani hukuktan dolayı hep saygıyla bakmışımdır.  Eleştiri dosta yapılır düşüncesiyle, dostane eleştirilerde bulunduk. Saygıdan ödün vermedik. İnsanlığını, yufka yürekliliğini her yerde ifade etmişimdir. Bu adımlarımız, etrafında ki dost görünüp kuyusunu kazıyanların yanlış ifade edilmesindendir bilinmez, hep tepkiyle karşılanmıştır. Başkanın canı sağ olsun diyerek, yine dost düşüncelerimizden ödün vermeden yolumuza devam ettik.

Zaman da bizleri haklı çıkardı. Çünkü o etrafında güvendiği bazı kişiler her geçen gün kendisini uçurumun kenarına itti. Pazar yerinde sevgili başkanı yargı ile karşı karşıya bıraktı. Süreci hazırlayanların resmi evrakta imzası yok. Mahkeme koridorlarını aşındırmıyorlar. Kamuoyunda oluşan nemalanma algısı ise cabası. Ha bu algıdan yola çıkarak, birileri Başkan Halil Şahin’i, böyle illegal parasal sürecin içerisine girdiğini “Gözümle gördüm” dese bile inanmam. Peki, bu kadar insancıl tavra ve yufka yürekli kişiliğe sahip olan Şahin, neden zor durumda? Neden bazı sıkıntılar yaşıyor?

Eminim Sayın Şahin 4 yıllık süreç zarfında yaşadıkları ve gördüklerinden yola çıkarak, bu soruların cevabını biliyordur. Ama bilmediği ve benim bire bir yaşadığım bir olayı buradan anlatmak isterim kendisine. 

İki hafta önce Aksu eski Belediye Başkanı İsa Yıldırım açıklamalarından yola çıkarak, “O Özel misafire özel tolerans” başlıklı habere konu olan başkan yardımcısı, beni cep telefonumdan aradı. Görüşmek istediğini ifade etti. Yoğun olduğumu belirterek, öğleden sonra 13.00 gibi uygun olacağımı ve kendisini arayacağımı söyledim. Yoğunluk biter bitmez, yani saat 12. 45’te bu sefer ben kendisini aradım. Gazete ofisinde olduğumu belirterek, ofise kadar gelmesi halinde görüşebileceğimizi ifade ettim. O da karşılık olarak belediyede olduğunu, benim gelmem gerektiği yönünde emrivaki ifadeler kullandı.

 Bende, görüşme talebinin kendisinden geldiğini, istediği zaman ofiste görüşebileceğimizi söyledim. Derken, benim onun hakkında haber yazdığımın altını çizerek, “Yüreğin yetiyorsa, gelirsin görüşürüz” şeklinde tehditkâr söylemlerde bulundu. Bende konuşma üslubunu kabalaştırmadan saygı çevçevesinde konuşması gerektiğini ifade ederek, yürekli olduğumu ve ayrıca haberde kendi isminin zikredilmediğini, onunla beraber 4 başkan yardımcısının olduğunu, neden özellikle üzerine alındığını sordum?

Verilen cevap, “Bu yazıyı kim okursa okusun. Ben olduğumu anlar. Hatta ilkokul çocuğu okusa bile anlar” şeklindeydi.

“O halde gidin suç duyurusunda bulunun. İddiayı ortaya atan kişi belli. Hatta yüreğin yetiyorsa, git benle ilgili suç duyurusunda bulun” demişken, neden polemiğe giriyorsun yanıtını verdim.

Suç duyurusunda bulunmayacağını, kendi işini kendisinin halledeceğini ifade ederek ikinci bir tehdit dalgasıyla beni karşı karşıya bıraktı.    

Peki, neydi bu habere konu olan olay. Yıldırım iddiasında,  bir başkan yardımcısı özel bir bayan misafiriyle kendi makam odasının kapısını kilitleyip, odada saatlerce kaldığını, vatandaşın kapının önünde bekletildiğini öne sürmüştü. Ayrıca aynı başkan yardımcısının o özel bayan misafirine fahiş fiyatlarla iş yaptırdığını ileri sürmüştü.  Bu haberin yayınlanmasından sonra Yıldırım kendi sosyal medya hesabında  “Benim personelim alın terinin karşılığı maaşını alamasın. Çocuğunu okula harçlıksız göndersin. Çocuğu ağlayarak okula giderken anasının babasının yüreği parçalansın. Paşanın şehzadeleri iş yapıyoruz ayağıyla garibim işçinin alın teri üzerinden cep doldursunlar. Sonrada casus arama telaşıyla gıçı gırık bir memur personeli fırçalasın. Bire aciz. Bire yüreksiz. Bire arsız. Gariple uğraşma. Benim hakkımda suç duyurusunda bulun da yediğiniz nanelerin hesabını yargıya taşıyalım. El mi yaman. Bey mi yaman. Aksu görsün” şeklinde açıklamalar da bulundu.

Haliyle merak etmiş Yıldrım’a sormuştuk, “Nedir bu paylaşımın arka planı” diye.

“Habere konu olan o Başkan yardımcısı, makamının bulunduğu katta bulunan sekreterleri ve çay işlerine bakan personeli odasına çağırmış, -Siz buradaki olayları nasıl sağa sola anlatırsınız-  şeklinde bir güzel fırçalamış. Haliyle fırçalara maruz kalan personel de, -Başkanım biz neden anlatalım. O gün buraya gelen tüm vatandaşlar, kapının kilitli ve sizin içeride olduğunuza tanık oldu-  diye cevap vermiş.” Şeklindeydi Yıldırım’ın yanıtı.

Geçen hafta bu ayrıntıyı, “ Hangi izin peşindesin” şeklinde kulis olarak yayınlamıştık.

Şimdi o başkan yardımcısı, bu ayrıntıları üzerine alındıysa, demek oluyor ki, Yıldırım’ın ortaya attığı iddiaların hepsi doğru.  

O halde samimiyetinden kesinlikle şüphe duymadığım Aksu Belediye Başkanı Sayın Halil Şahin’e şunu soruları sorup cevabını almakta benim en doğal hakkım olsa gerek..

Evet, Sayın Başkan; O başkan yardımcın ne hakla, devletin, vatandaşın işini yapması için kendisine tahsis ettiği makam odasına, bir bayanı alarak, kapıyı arkadan kilitleyerek saatlerce nasıl kalır? Buradaki amaç nedir?  Bu tabloda ne hizmeti yapılıyor?

Vatandaşlar neden saatlerce bekletiliyor?

Bu yanlışlıktan neden personel sorumlu tutuluyor? Geçen hafta da belirttiğimiz gibi ortada yoruma dayalı bir fotoğraf varsa, kişilerin bu fotoğrafa yorum yapması kadar da normal bir şey olamaz.

Ayrıca hangi yasada görülmüştür ki, devletin vatandaşa hizmet için tahsis ettiği o makamlar, vatandaşa tehdit ve şantaj aracı olarak kullanılsın? O başkan yardımcın, o hakkı nereden görüyor kendisinde?

Bu sorulara yanıt verildiği gün herkesin sıkıntıları son bulacaktır, diye düşünüyorum…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.