Antalya heyeti Habib-i Neccar’ın manevi ikliminde

Dünya İnsan Hakları Günü’nde Antakya’ya yaptığımız Gönül Köprüsü ziyareti sırasında, kentin manevi iklimini oluşturan tarihi yapıları gezme fırsatı da bulduk. Bunlardan biri de Habib-i Neccar Camii’ydi. Antalya Valisi Münir Karaloğlu’nun başkanlığındaki gezide, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ve gazeteciler de vardı.

13 Aralık 2016 Salı 13:53
Antalya heyeti Habib-i Neccar’ın manevi ikliminde
Roma dönemine ait bir pagan tapınağının üzerine 7. yüzyılda inşa edilen Habib-i Neccar Camii’ni gezerken ve tarihi yapıya adını veren Allah dostunun hikayesini okurken etkilenmemek mümkün değildi. Caminin tarihçesini okurken, yanımızda Antalya Valisi Karaloğlu ve belediye başkanları da vardı. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki en eski cami olduğu belirtilen bu tarihi yapıyı, Osmanlıların yenileyip günümüze ulaştırdıklarını öğrendik.



Camiye ortasında kitabesi bulunan yuvarlak kemerli bir kapıdan giriliyor. Minarenin sağında Habib-i Neccar, solunda Yahya (Barnabas) ve Yunus (Pavlos) türbeleri bulunuyor. Şimdi de biraz camiyle ilgili tarihi bilgilere yer verelim:
“Antakya şehri, İslam Devleti'nin lideri Halife Ömer'in komutanlarından Ebu Ubeyde bin Cerrah tarafından 636 yılında fethedildiği dönemde fethin simgesi olarak, Habib-i Neccar ve İsa'nın iki havarisinin mezarının bulunduğu yerde, bir cami inşa edildi. 1098 yılında Haçlılar'ın eline geçen ve 1099'da Antakya Prensliği halini alan şehri Memluk Sultanı Melik Zahir Baybars fethedince camiyi yeniden yaptırdı. Caminin medrese duvarlarında üzerinde Baybars'ın adı olan bir kitabe bulunur. Depremlerden zarar gören cami ve minaresi birçok kez yenilendi.”



Ve şimdi de İslami kaynaklara göre Habib-i Neccar kıssasını anlatalım:
“Kur'an-ı Kerim'de Yasin Suresi'nin 13-32. ayetlerinde kendisine elçiler gönderilen bir şehir halkının (ashâbü'l-karye ifadesi kullanılır ) hikâyesi anlatılır. Sureye göre şehir halkının kendisine gönderilen iki elçiyi yalanlaması üzerine onları desteklemek üzere üçüncü bir elçinin gönderilmiş; halk elçileri uğursuzluk getirmekle suçlamış fakat şehrin en uzağından koşup gelen bir adam kavmine elçilere uymasını söylemiştir. Burada geçen kasabanın hangi kasaba olduğu belirtilmemiştir ancak sahabelerden gelen rivayetlere dayalı olarak tefsir yazarları bu kasabanın Antakya ve kişinin de Habib-i Neccar olduğunu yazmışlardır. Olayın devamında, şehrin kenarından gelip “siz bu elçilere neden uymuyorsunuz” diyen adamın bundan dolayı şehit edildiği anlatılır. Bunun üzerine, Allah’ın da bu topluluğa ilahi bir ceza verdiği ifade edilir.”



Sonuç olarak, Suriye’deki zulüm ve savaştan kaçarak Bize sığınan Türkmen kardeşlerimizin kamplarını ziyaret ederek bir damla teselli sunduğumuz bu ziyarette, Habib-i Neccar gibi, genç nesillerin adını bile duymadıkları bir manevi kapıya da uğramış olduk. Anadolumuz ve hele Antalyamız, insanların içlerinde ilahi rüzgarlar estirecek binlerce dergah, türbe ve tarihi cami ile dolu… Sahiden, Antalya’ya yönelik turizm etkinliklerinin “İnanç Turizmi” ayağı neden bu kadar zayıf? Oysa, insanlığın içindeki manevi boşluğu dolduran yüzlerce kutsal mekan, kapılarını açmış ziyaretçilerini bekliyor…





Son Güncelleme: 13.12.2016 13:58
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.