2013 yılının Kasım ayında dershane krizi ile başlayan Cemaat ve AK Parti ayrışması, 17 ve 25 Aralık operasyonu ile devam etti.

Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in emrinde olan kolluk görevlileri, yine Bakan Güler’in görevde olduğu dönemde oğlunun evine operasyon düzenledi. Güler ile beraber üç bakan ile ilgili iddialar ortaya atıldı.

19 Aralık 2014’te de Suriye’ye giden 3 adet MİT tırı Hatay’da durduruldu. Uluslararası arenada oldukça gündem oldu.

Tüm bu olaylardan sonra, 26 Şubat 2014’ten 26 Mayıs 2016’ya MGK’dan alınan kararla, FÖTO’ya ilk kez terör örgütü tanımlaması yapıldı.

Dershane krizi, 17- 25 Aralık operasyonları, MİT tırlarının durdurulması olaylarının sonrası, bürokrasinin çeşitli kademelerinde ve halk nezdinde birçok gözaltılar gerçekleşti, aynı zamanda tutuklanmalar yaşandı.

FETÖ ile temas tarihi 17- 25 Aralık seçildi.

Ve bu paralel de yine gözaltılar, tutuklanmalar yaşandı.

Ta ki, o karanlık gece olan 15 Temmuz 2016 Askeri Darbe girişimine kadar.

15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimi sırasında 5'i İstanbul'da, 55'i Ankara'da, 2'si Muğla'da olmak üzere 62 polis, 4'ü Ankara, biri İstanbul'da 5 asker, 78'i Ankara, 94'ü İstanbul, 1'i Malatya'da 173'ü sivil toplam 240 kişi şehit oldu.

Yaralı sayısı da toplamda bin 535 kişi.

FETÖ'nün darbe girişiminin hemen sonrası suça karıştıkları gerekçesiyle 210 emniyet mensubu ile 6 bin 319 asker, bin 481 hakim-savcı ve 650 sivil gözaltına alındı, 990 kişi tutuklandı.

O günden bugüne, hala gözaltılar ve tutuklanmalar yaşanıyor.

Bir çoğu da kripto diye tarif edilen, kendini çok iyi gizleyen saklı kişiler diye lanse ediliyor.

Bir olayın aydınlatılması anlamında bu gözaltı ve tutuklanmaların olması kadar normal bir şey yok.

Hatta birçok tartışma oturumunda, bu yapının ahtapotun ayaklarının sarmalı gibi her tarafı sarmaladığını, bu süreçte yanlış göz altıların da olabileceğini, ancak yanlışlıkların kısa sürede düzeltilebileceğini ifade ederek, sürece kendi çapımda en büyük desteği verenlerdenim.

Ancak dost meclislerinde verdiğim destek karşısında da, bu sorulara da maruz kaldım.

- Her tarafta bu tür kriptolar mevcutken, AK Parti içersin de hiç mi FETÖ’cü ve kriptolar yok?

- Devletin en mahrem yerlerine sızanlar, AK Parti’ye nasıl sızmaz?

- Geçmişte AK Partili belediyelerin her türlü maddi ve manevi olarak desteklediği FETÖ bağlantılı derneklerin, eğitim kurumlarında okuyan çocukların ebeveynleri gözaltına alınırken, oluk oluk destek olan yöneticilere neden dokunulmuyor?

- Darbe teşebbüsünde bulunan Tümgeneral Mehmet Dişli’nin ağabeyi Şaban Dişli neden hala AK Parti milletvekili?

...vb sorular.

Dilimizin döndüğü kadarıyla sorulara cevap vermeye çalıştık. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “bu mücadelede yalnızım” haykırışını hatırlatarak, Referandum sonrası, partili bir Cumhurbaşkanının AK Parti içerisindeki temizliğe müdahil olacağını ifade ettik dostlarımıza…

Şimdi gün geldi kapıya dayandı…

Cumhurbaşkanı Erdoğan 998 gün aradan sonra yeniden genel başkan oldu.

Umarız yanılmayız.

Aksi taktirde kamuoyu vicdanı çok yara alır..
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.